ALIAGALI KADINLARDAN BASIN AÇIKLAMASI

ALIAGALI KADINLARDAN BASIN AÇIKLAMASI

ALIAGALI KADINLARDAN BASIN AÇIKLAMASI

Aliagali kadinlar 25 Kasim Kadina Yönelik Siddete Karsi Uluslararasi Mücadele Günü dolayisiyla bir basin açiklamasi gerçeklestirdi. Petrol Is Sendikasi'nda gerçeklestirilen basin toplantisinda pandemi gerekçesiyle meydanda açiklama yapilmamasini elestiren kadinlar, salginla mücadele önlemlerinin kadinlarin, çocuklarin ve ezilenlerin aleyhine bilinçli bir sekilde kullanildigini ifade ettiler.

Aliagali Kadinlar adina Eren Saran'in okudugu Açiklamada söyle denildi:

"Bugün burada 25 Kasim Kadina Yönelik Siddete Karsi Uluslararasi Mücadele Günü'ne dair söyleyeceklerimiz için bir araya geldik. Ancak öncelikle sunu belirtmek isteriz. Bugün istedik ki sözümüzü olmasi gereken yerde sokakta söyleyelim. Fakat Aliaga Kaymakamligi pandemi gerekçesiyle bu istegimizi geri çevirmistir. Hükümetin basini çektigi toplu açilislarda, halkin kafasina çay atilan mitinglerde sosyal mesafe kurallari hiçe sayilarak insanlarin bir araya gelmesi serbest ama biz Aliagali kadinlarin sözünü sokakta söylemesi yasak. Erkek siddetinin hiz kesmeden devam ettigi günümüz Türkiye'sinde cezasizlik neredeyse siradanlasmisken bizlerin hakli isyanlarini sokaga tasimasi yasak. Bu bizce corona virüs önlemlerinin kadinlarin, çocuklarin, ezilenlerin aleyhine bilinçli bir sekilde kullanilmasidir. Pandemi tedbirlerini kadinlara, ezilenlere karsi degil her gün mecburen ise gitmek zorunda birakilan milyonlarca isçi emekçinin patronlarina karsi alin. Gerçekten tedbir alacaksaniz zaruri yerler harici tam kapanma saglayin ki bizler de önlemlerdeki samimiyetinize inanalim.

Basta belirttigimiz gibi bugün 25 Kasim Kadina yönelik siddete karsi uluslararasi mücadele günü için bir aradayiz. Bugün size sayilardan bahsetmeyecegiz. Dünya ölçeginde kadina yönelik siddette ne kadar kötü durumda oldugumuzun istatistiklerinden de bahsetmeyecegiz. Bizler o sayilarin çok ötesindeyiz. Bizler Suleler, Emineler, Pinarlar, Ayseler, Rozalar, Helinleriz. Her birimizin ayri ismi her birimizin ayri hikayeleri var. Renklerimiz, irklarimiz, siyasi fikirlerimiz, egitim düzeylerimiz, yasam tarzlarimiz, dillerimiz, dinimiz, cinsel tercihlerimiz farkli farkli olsa da hepimizi birlestiren, bugün burada ve pek çok alanda bizi isyan ettiren bir gerçegimiz, ortakligimiz var. Erkek siddeti ! Evet erkek siddeti maalesef yukarida saydigimiz hiçbir farkliligi gözetmeden, mahkemelerdeki iyi hal indirimlerinden, cezasizliklardan aldigi cesaretle hiz kesmeden devam ediyor. Hasbel kader sosyal medyada duyulursa öldürülen kadin, olur da orada bir kampanya baslarsa kismen, öfkeli kalabaligin sesini kismak adina verilen cezalar aslinda adaletin herkese esit bir sekilde uygulanmadigini da gözler önüne seriyor. Musa Orhan gibi dogrudan himaye edilenlere ise bu bile kâr etmiyor. Bizler aylarca Istanbul sözlesmesinden vazgeçmiyoruz diye haykirdik haykirmaya da devam ediyoruz. Oysa imzacisi oldugumuz ve halihazirda yürürlükle olan bu sözlesmenin gereklerinin biran önce yerine getirilmesi gerekmez miydi ? Yapilmadi ve biz öldük. Sadece öldük mü peki ? Pandemiyle beraber ekonomik kriz sartlarinda evlere kapanan kadinlarin sessiz çigliklari sardi her yani. Patrona gücü yetmeyen erkek, solugu evdeki kadin ve çocuklarda aldi. Ev içi siddet ve istismardaki artis pandemiyle beraber pik yapti adeta. Çalisan kadinlarin is yükü daha da artti, çalisan ama ugradiklari ekonomik siddet sonucu maas kartina kocasi tarafindan el konulan kadinlar onlar. Yetti mi ? Yetmedi. Krizde ilk kapinin önüne koyulanlar ya da evdeki çocuguna sanki sadece annenin göreviymis gibi bakmak için isinden çikmak zorunda kalan kadinlar var bir de. Velhasil corona virüs her alanda en çok biz kadinlari vurdu. Biz kadinlar ekonomik, psikolojik ve fiziksel siddetin yasamlarimiza çöreklenmesiyle cebellesirken canimizdan, sosyal haklarimizdan sorumlu olanlar ne yapti peki ? Hiç koskoca bir hiç. O sebeple biz kadinlar tüm farkliliklarimiza ragmen bir aradayiz. Sesimiz tüm alanlari sarana kadar, insanca bir hayata erisene kadar, erkeklerle esit sartlarda yasayana kadar bir arada durmaya ve haykirmaya devam edecegiz haklarimizdan da hayatlarimizdan da vazgeçmiyoruz, dimdik burada erkek egemen düzenin devamini saglayan kim varsa hepsinin karsisindayiz.

Bu açiklamayi da geçtigimiz hafta Sakran'da yine bir erkek tarafindan biçaklanarak öldürülen Serap Çetiner'e ithaf ediyor ve davanin takipçisi olacagimizin sözünü veriyoruz.

Bu gün Aliaga'da yasayan tüm kadinlari 25 Kasim Çarsamba günü saat: 21.00'da evlerimizden balkonlarimizdan krize, salgina, siddete karsi ses çikarmaya davet ediyoruz. Biz kadinlar her sart ve kosulda yasamimizi savunmak için sesimizi yükseltmeye devam edecegiz ve asla yalniz yürümeyecegiz!"