Tarih: 02.04.2021 19:00

Antisosyal kisiligin en önemli özelligi, güçlü hissetme ihtiyaci

Facebook Twitter Linked-in

Üsküdar Üniversitesi NPISTANBUL Beyin Hastanesi  Uzman Klinik Psikolog Sera Elbasoglu, antisosyal kisilik bozuklugu ile ilgili önemli bilgiler paylasti.

Antisosyal kisilik bozuklugunu, “sadistik, sosyopatik kisilik, psikopatik kisilik bozuklugu gibi çesitli isimlerle de anilan bir kisilik patolojisi” olarak tanimlayan Sera Elbasoglu, antisosyal kisilik bozuklugunun iki farkli türü oldugunu söyledi.

Sera Elbasoglu, “Ilkinde, açiktan aleni suçlar isleyen kisiler yer alirken, digerinde yüksek islevsellik gösteren, nazik ve hatta çok basarili olan kisiler yer aliyor. Tarihte bu durumdaki kisilerin örnekleri de var. Bu kisiler aleni suçlar islemiyorlar. Çok daha iyi bir profil çizen, zeki, pek fazla dürtüsel hareket etmeyen, planli hareket eden, insanlarin suç isleyeceklerini tahmin edemeyecegi kisiler oluyorlar” diye konustu.  

Zayiflik duygusunu tolere edemiyorlar

Her iki grubun da suçu isleme ve zarar verme ile ilgili genis bir araligi oldugunu belirten Sera Elbasoglu, “Siddet dolu cinayetler isleyen seri katillerden,  büyük dolandiriciliklar yapan hirsizlardan ve baska çesitli agir suçlar isleyen kisilerden günlük hayatta insanlari manipüle eden ve ötekinin sinirlarini çesitli biçimlerde ihlal eden kisilere kadar genis bir aralik var.  Bunlarin hepsinde ortak birtakim özellikler var. Güçlü hissetme ihtiyacini ilk özellik olarak ifade edebiliriz. Zayiflik duygusunu tolere edemiyorlar ve bunun görülmesini de istemiyorlar. Insanlari atlatma, yönetme ve kontrol etme ile ilgili güçlü bir arzulari oluyor” dedi.

Karsisindaki kisinin hislerini önemsemiyor

Bu kisilerin kendi duygularini dile getirme yetenegine sahip olmadiklarini, konusmak yerine harekete geçtiklerini kaydeden Sera Elbasoglu, “Psikopatik kisilerin empati yapmaktan yoksun olduklarina dair genel kaniya ragmen, aslinda empati yapabildikleri ancak zarar verdikleri kisinin yasadigi aciya veya olumsuz herhangi bir duyguya dair sorumluluk ve suçluluk hissetmediklerini, ve utanç duymadiklarini söyleyebiliriz. Ötekine zarar vererek  sinirlarini asmak o kisi üzerinde güç hissetmesini saglamakta ve bu güç de öz saygisini pekistirmektedir. Psikopatlik kisinin biri degerli görebilmesi için kosul karsi tarafta onun ihtiyacinin oldugu bir seyin olmasi ve o kisinin de bunu kullandirmasidir. Yani karsidaki kisi kendisini kullandirmasi ölçüsünde degerli olabilmektedir. Ayrica insanlari kandirma, manipüle etme konusunda oldukça ustadirlar” ifadelerini kullandi.

Psikopatik kisiler daha fazla uyarilmaya ihtiyaç duyuyor

Sadistik kisiligin genetik ve fizyolojik bir tarafinin olup olmadiginin yapilan birtakim arastirmalarla analiz edilmeye çalisildigini kaydeden Sera Elbasoglu, sunlari söyledi:

“Genetik bir yönünün olabilecegine isaret eden çalismalar var; dogustan getirilen mizaç özelliklerinin bir takim yatkinliklar dogurabilecegi düsünülmekte. Fizyolojik birtakim etkenler var. Yapilan arastirmalarda yüksek uyarilma ihtiyacinin, yüksek saldirgan dürtülerin ve hormonlarla ilgili birtakim durumlarin da bu karakter yapisini ortaya çikarmakta etken olabileceginden bahsediliyor. Örnegin uyarilma esiklerinin yüksek oldugu görülüyor olmasiyla ilgili olarak, normalde birçok insan günlük birtakim aktivitelerden, hobilerden, insanlarla olan etkilesimden, bir konuda basari kazanmaktan haz duyar ve uyarilma yasar. Psikopatik insanlar  ise daha yüksek uyarilmaya ihtiyaç duyuyorlar. Daha fazla uyarilma ile haz aliyorlar. Geri kalan her sey onlara siradan gelme egiliminde oluyor. Bu uyarilma ihtiyaci ayni zamanda duyarsizlasma ile ilgili de bir durum yaratiyor. Yüksek uyarilma için, canli hissetmek için daha keskin yasantilara ihtiyaç duyabiliyorlar.”

Tekrarlayan suç isleme egilimleri var

Psikopatik kisilerin ayni zamanda deneyimden de ögrenebilen insanlar olmadiklarini vurgulayan Sera Elbasoglu, “Bu durum ayni zamanda suçlarin tekrarini da açiklayamaya yardimci bir özellik. Örnegin bir kisi suç isliyor, cezaevine girip çikiyor ve ertesi gün yine suç isliyor. Psikopatik kisilerin çogunda hapishane yasantisinin ve ceza almanin çok bir önemi olmuyor. Bu kisilerin psikoterapisi de çgüçtür ve ne kadar fayda gördükleri de aslinda tartismali bir konudur. Çogunlukla kendi istekleri ile degisime açik olmazlar” diye konustu.

Yas alinca iyilesme motivasyonlari artabiliyor

Özellikle de bu psikopatik grubun içerisinde açik suç davranislari olmayan, çok siddetli suçlar islemeyen insanlarin 40’li yaslara geldiklerinde hormonlarin yavaslamasi, güçten düsmeleri ve ölümün yaklasmasiyla birlikte psikoterapiye, iyilesmeye iliskin motivasyonlarinda artis gerçeklestiginin altini çizen Uzman Klinik Psikolog Sera Elbasoglu, “Aslinda hayat deneyimleri, yas alma ve olgunlasmanin kismi bir faydasi oluyor ama bu hepsini kapsamiyor. Görece daha iyi huylu olanlarindan bahsedebiliriz” dedi.

Isledikleri büyük suçlardan gurur duyuyorlar

Uzman Klinik Psikolog Sera Elbasoglu, sözlerini söyle tamamladi:

“Bahsettigimiz aralikta hirsizlik gibi suçlar ve siddetli cinayetler de var. Kisilerin büyük suçlarini daha rahat anlattiklarini ama ufak tefek suçlarini anlatmakta çekimserlik gösterdiklerini görmek sasirtici görünmekle birlikte, siddetli suçlarin yarattigi güçlülük hissinden dolayi bir anlamda gurur duyuyor ve caka satiyor olmalarindan kaynaklaniyor. Asagilanma, zayiflik ve küçümsenme hissine karsi çok duyarli olan psikopatlik kisiler bu hisleri deneyimlemekten ve bu sekilde algilanmaktan hiç hoslanmiyorlar. Güçlü olmak istiyorlar. Insanlari manipüle etme, dolandirma ve onlara zarar vermelerinin altinda güçlü hissetme istegi var. Her seye egemen olma duygusunu sapkin bir sekilde tatmin etme halinin varligindan bahsedebiliriz. Sadistik kisilikte bu gibi durumlar görülüyor.”





Orjinal Habere Git
— HABER SONU —