Izmir’deki meslek odalari, sendikalar, barolar, sivil toplum kuruluslari ve yurttaslar zehir yüklü dev gemiye karsi yargiya basvurdu. Brezilya’ya ait dev uçak gemisi Nae Sao Paulo'nun Aliaga’da planlanan söküm islemini durdurmak için Izmir Büyüksehir Belediye Baskani Tunç Soyer de bireysel olarak basvuru yapti.
Dava basvurusundan önceki basin açiklamasinda Baskan Tunç Soyer, "Ben Izmir Büyüksehir Belediye Baskani olarak söz veriyorum. Son nefesime kadar Izmir’in agacini, denizini, Aliaga’sini korumak için canla basla çalisacagim. O gemiyi hep birlikte buradan geldigi gibi geri gönderecegiz” dedi.
Brezilya donanmasina ait asbestli Nae Sao Paulo dev uçak gemisine Çevre, Sehircilik ve Iklim Degisikligi Bakanligi tarafindan Aliaga’da verilen söküm izni yargiya tasindi. Izmir Büyüksehir Belediye Baskani Tunç Soyer, Izmir Büyüksehir Belediyesi, TMMOB Çevre Mühendisleri Odasi, Izmir Tabip Odasi, Izmir Barosu, Türkiye Barolar Birligi, EGEÇEP Dernegi ve bir grup yurttas Izmir Bölge Adliye Mahkemesi’nde Brezilya’ya ait Sao Paulo gemisinin Aliaga’da sökümü isleminde yürütmenin durdurulmasi talebiyle dava açti.
Çevre, Sehircilik ve Iklim Degisikligi Bakanligi’na karsi açilan davanin 34 sayfalik dilekçesinde söküm isleminin Anayasa, Türk Ceza Kanunu, Çevre Kanunu, Radyasyon Güvenligi Kanunu, Idari Yargilama Usulü Kanunu, Basel Sözlesmesi, Izmir Protokolü, Rio Bildirgesi ve diger uluslararasi antlasmalara aykiriligi vurgulandi. Gemideki asbest, madeni yaglar, arsenik, kursun, krom, bakir, çinko, civa, nikel ve kadminyum gibi agir metallerin ve radyoaktif kirliligin toplum ve çevre sagligina olumsuz etkilerinin altinin çizildigi dilekçede, Yasam hakkina yönelik tehlikenin büyüklügü ve sürecin geri döndürülemezligi de dikkate alinarak idarenin savunmasi alinmaksizin islemin yürütmesinin durdurulmasina ve davanin esasina iliskin islemlerin daha sonra tamamlanmasina karar verilmelidir ifadelerine yer verildi.
Basin açiklamasiyla duyuruldu
Dava basvurusu öncesinde yurttaslar, meslek odalari, sendikalar, barolar ve sivil toplum kuruluslari temsilcilerinin katilimiyla yapilan Izmir Bölge Adliyesi önündeki basin açiklamasinda Izmir Büyüksehir Belediye Baskani Tunç Soyer, gemi için “Geldigi gibi gönderecegiz” dedi. Açiklamaya Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi (PM) Üyesi ve Bursa Milletvekili Orhan Saribal, Gaziemir Belediye Baskani Halil Arda, Türkiye Barolar Birligi Baskani Erinç Sagkan, TMMOB Yönetim Kurulu Baskani Emin Koramaz, DISK Genel Baskani Arzu Çerkezoglu, Türk Tabipleri Birligi Merkez Komite Üyesi Nursel Sahin ve KESK Es Baskani Sükran Kablan Yesil, Izmir Barosu Baskani Özkan Yücel, Izmir Gemi Koordinasyonu, Izmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nin yani sira çok sayida sivil toplum örgütü temsilcisi ve yurttaslar katildi.
Emperyalist simdi zehirleriyle isgal ediyor ama geçit yok
Gösterilen çevre duyarliligina vurgu yapan Baskan Tunç Soyer, “Bu sehre hep birlikte sahip çikmanin gururunu yasiyorum. Biz ölüm gemisi diyoruz, toksik gemi diyoruz ama düzeltmeye ihtiyaç var aslinda. Gelen gemi falan degil. Gemi olma özelligini tamamen yitirmis bir kargo geliyor. Zehir, çöp kargosu... Gelen binlerce tonluk bir çöp, zehir. Öncelikle bunu anlamamiz lazim. Bu sabah 850 kardesimizi Izmir’den Afyon’a yolcu ettik. Atatürk’ün ve ordumuzun yürüdügü güzergahi yürüyecekler. Çünkü bugün büyük zaferin basladigi ilk gün. Emperyalist simdi zehirleriyle, çöpleriyle isgal ediyor ülkeleri ama geçit yok. Emperyalizme, fasizme Izmir geçit vermeyecek. Geldikleri gibi geri gönderecegiz. Çünkü bu vatani bize emanet edenler kanlariyla, canlariyla, özgürlügün, barisin ve cumhuriyetin bedelini ödediler. Bir belediye baskaninin asli görevi sehrini korumaktir. Diger vazifeler sonra gelir. Ben Izmir Büyüksehir Belediye Baskani olarak söz veriyorum. Son nefesime kadar Izmir’in agacini, denizini, Aliaga’sini korumak için canla baska çalisacagim. O gemiyi hep birlikte buradan geldigi gibi geri gönderecegiz” dedi.
Her yolu deniyoruz
Izmir Barosu Baskani Özkan Yücel de, “Bugün burada Türkiye’nin hasret kaldigi bir ilke sahitlik ediyoruz. Izmir’den bir sivil itaatsizlik hareketi baslattik. Bu çagri Türkiye’ye iliskindi. Bugün burada bütün Türkiye’yi temsil eder biçimde meslek örgütü temsilcileri ve sendika baskanlari burada ayni çagriya, ayni talebe ortaklik ediyorlar. Bir taraftan sokagi, bir taraftan mahkemeleri onlara dar etmeye kararliyiz. Her yolu deniyoruz. Bunlardan biri mahkeme. Yarin bu mahkemeden yürütmeyi durdurma karari çikmazsa denizleri de onlara dar etmeye kararliyiz. Hatirlatalim. Onlar da Izmir’de yasiyorlar Izmir’in zehirlenmesine izin vermemek kendileri için de gerekli bir sey. Gecikmeden karar verilmesi gerekir, savunma hadi alinmadan yürütmenin durdurulmasi karari verilmesini istiyoruz” ifadelerini kullandi.
Mücadelemizi büyütecegiz
DISK Baskani Arzu Çerkezoglu ise sunlari söyledi: “Bugün emegimizi, dogamizi, insana dair ne varsa her seyi degersizlestiren düzene karsi buradayiz. DISK olarak burada dostlarimizla birlikte zehir gemisinin topraklarimiza, Izmir’e, ülkemize girmesini engellemek ve dur demek için buradayiz. Rant ugruna isçi sagligini, dogamizi yok sayarak bu geminin gelisine izin veriyorlar. Eger o gemi su alirsa hepimiz batacagiz diyorlar ya herkes bilsin yillardir bu ülkede emegimizi degersizlestirenlerin, dogamizi sermayeye peskes çekenlerin bu ülkenin tüm degerlerini yok sayanlarin gemisinde bir hiçbir zaman olmadik, olmayacagiz. Onlarin zihniyetinin gemisidir bu. Bizim gemimiz Izmir’in özgürlük rüzgari ile yol alan Ege sularinda yürüyen yelkenlilerdir. Bu süreçte üzerimize düseni yapacagiz ama biliyoruz ki bizleri yok sayan her seyi piyasaya açan düzen artik tüm dünya halklarinin gelecegini tehdit ediyor. Emek temelinde yeni bir toplumsal düzeni insa etmek için bugünden yarina daha fazla omuz omuza vererek mücadelemizi büyütecegiz.”
20 yildir talana sahitlik ediyoruz
KESK Es Baskani Sükran Kablan Yesil de, “20 yildir biz bu ülkede bu iktidarin dogayi talanina sahitlik ediyoruz. bu da yetmiyor, bunlara sahip çikanlarin cezalarla karsisinda çikiyor. Bu iktidar kadin düsmani politikalarla her gün 3 kadinin katledilmesinin suç ortakligini yapiyor, bu iktidar sermayeye peskes çektigi ranta krizi derinlestirerek isçilerin ekmegini her gün masasindan çaliyor. Bu iktidarin hayata geçirdigi emek düsmani politikalari ayni sekilde soluyacagimiz dogamizi da sermayeye peskes çekerek gösteriyor. Son 16 yilda Türkiye kati atik ithalatinda yüzde 196 artisla Avrupa birincisi. Yani çöplüge çeviriyor bu ülkeyi. Bizim sözümüz kisa açik ve net. Birden fazla da olsa ayni kapiya çikan tek tercih var. Çocuklarimizin ve bizlerin bugünü ve yarini için varolan tüm seçenekler o gemi gidecek ya da o gemi gidecek veya o gemi her türlü gidecek. Asla o geminin burada sökülmesine izin vermeyecegiz” diye konustu.
Bu filmi defalarca izledik
Yasama sahip çikmak için Izmir halkiyla yan yana olduklarini söyleyen TMMOB Baskani Emin Koramaz da, “Bugün yine bir çevre felaketine, halk sagligina yönelik tehditler içeren bir uygulamaya karsi yine mahkeme önündeyiz. Aliaga’ya sahip çikmak için buradayiz. Yasamimiza sahip çikmak için Izmir halkiyla sizlerle yan yanayiz. Bu geminin sökümüne yönelik ilk anlasma yapildigi andan itibaren Izmir halki çevre örgütleri ve meslek örgütleri olarak bir dizi açiklama yaptik. Ancak bu konunun kamu nezdindeki en büyük temsilcisi olan bakanlik bu konuda hazirladigimiz raporlari göz ardi ederek kulagini sadece söküm için anlastigi firmaya dikti. Bakanlik süreci titizlikle takip ediyoruz diyor. Bu söküm uluslararasi mevzuatlara uygun olacak diyorlar. Ama defalarca talep etmemize ragmen bunlarin hiçbirini ne bizlerle ne kamuoyuyla paylasiyorlar. O savas gemisinin nükleer denemelerde kullandigi yüksek oranda radyoaktif içerdigi, 600 ton asbest olmak üzere 1500 ton zararli madde içerdigine dair ciddi iddialar var. Ama bakanlik bunlara kulagini tikiyor, firmanin beyanlarina güveniyor. Bu açiklamalar gerçegi yansitmamaktadir. Biz bu filmi defalarca izledik. Hizla tersanelere giriliyor, kimyasal atiklar ülkemize birakiliyor. Mahkeme süreçleri dahil beklenmiyor. Bugün burada açtigimiz davanin sonuçlari beklenmeden Türkiye bu geminin sökülmesine asla izin vermemelidir. Gerçek olan tek sey bu geminin ölüm gemisi oldugudur. Türkiye’de gemi söküm sektörün sicili bozuktur. Türkiye’de gemi söküm isletmeleri bir merdiven alti seklinde çalismaktadir, bakanlik gerekli denetimleri yapmamaktadir. Bu ülkeyi seven insanlar olarak artik biktik, bu ülkenin çöplük haline getirilmesine yönelik girisimlerden biktik. Buna asla izin vermeyecegiz. O gemi mutlaka gidecek. Brezilya mahkemeleri geminin limandan çikmasini engelleyen bir karar aldi, ona ragmen geliyor. Adli makamlara sesleniyorum; o gemi Türkiye’ye sokulmamalidir. Herkesi bu mücadeleye destek vermeye çagiriyorum. O gemi hangi ülkede yapildi ve kullanildiysa imha edilmelidir” dedi.
9 gram asbeste de karsiyiz
Asbest yüklü geminin insan sagligi üzerine etkilerine vurgu yapan Türk Tabipleri Birligi Merkez Komite Üyesi Nursel Sahin, “Bir ölüm gemisi geliyor. Tüm uyarilara ragmen ölüm gemisi brezilyadan yola çikti. Bu geminin söküm islerini alan sirket henüz ihaleye girdiginde geminin zehir envanterini bile yeterince incelememisti. Bakan da bizimle asbestin miktarini tartisiyor. 900 ton 9 ton tartismalarina gerek yok 9 gram asbeste bile karsiyiz. Asbest lifleri ile karsilastiginizda belki 40 yil sonra bile kansere yakalanacagimizi biliyoruz gemi sökümlerinin seffaf olmadigini biliyoruz. Denizde yapilacak bu söküm. Besin zincirlerimize ve havamiza karisarak insanlarimiza gelecek. Dogaya da inanilmaz bir tahribat yaratacak. Bu gemide sadece asbest yok. agir metaller, gazlar, boyalar, nükleer serpintiler var. Bunlarin numuneleri gerekli miktarda alinip bize bildirilmemis durumda. Insan sagligi, çocuklarimiz ve gebelerimiz için son derece tehlikeli. Bu gemide yüz binlerce metre kablo oldugunu söyleniyor hem kursun hem plastik kirliligi demek bu. Uranyum ile kampli ve nükleer denemelerin yapildigi bir gemiden söz ediyoruz. Gemi söküm sirketini umurunda degil bu, tipki iktidarin da olmadigi gibi. Hep birlikte bu gemiyi durduracagimiza inaniyoruz” çikisini yapti.
En büyük ihanetlerden biri
Türkiye Barolar Birligi Baskani Erinç Sagkan ise, “Aslinda bugün bir dava açtik buna iliskin teknik detaylari paylasmak gerekirdi ama baska bir unsurdan baslamak istiyorum. Burada gördügüm çok farkli bir mücadele var. En basta kadinlar bu ülkenin dogasina sahip çikmak için mücadele ediyorlar. Emek ve demokrasi örgütleri, sendikalar, STK’lar bu ülkenin dogal güzelliklerinin ranta kurban edilmemesi için mücadele ediyor. Bu ülkeye yapilan en büyük ihanetlerden biriyle karsi karsiyayiz. Tedbir kararina ragmen ülkeye sokulmaya çalisilan bir geminin tüm insanlarinin sagligina yönelik çok olumsuz unsurlara ragmen rant ugruna bunun gerçeklestirilmeye çalisildigini görüyoruz. Bizler bu suça ortak olmayacak. O gemi bu sulardan çikana kadar mücadeleyi sonuna kadar devam ettirecegiz” açiklamasini yapti.