Türkiye nüfusunun yaklasik yüzde 50’sini barindiran 11 Büyüksehir Belediyesi’ni yöneten baskanlar, Gaziemir’deki “Izmir Fuar”da düzenlenen “Kentlerde Sürdürülebilir Su Politikalari Zirvesi”ne katildi. Izmir Büyüksehir Belediye Baskani Tunç Soyer’in moderatörlügünde, “Baskanlar Zirvesi - Su Yönetiminde Liderlik ve Politikalar: Baska Bir Su Yönetimi Mümkün” konulu oturumda bir araya gelen 11 Büyüksehir Belediye Baskani, dünya ile birlikte dünyayi da tehdit eden kuraklik sorununa dikkat çekti. Oturumda hazir bulunan Büyüksehir Belediye Baskanlari, alfabetik siraya göre konusarak, bölgelerinde yasadiklari kuraklik sorunlarindan örnekler verip, çözüm yollarini siraladi. Oturumda sirasiyla; Zeydan Karalar (Adana), Mansur Yavas (Ankara), Özlem Çerçioglu (Aydin), Yilmaz Büyükersen (Eskisehir), Lütfü Savas (Hatay), Ekrem Imamoglu (Istanbul), Vahap Seçer (Mersin), Osman Gürün (Mugla) ve Kadir Albayrak (Tekirdag) konustu. Antalya Büyüksehir Belediye Baskani Muhittin Böcek, mazeretinden dolayi gelemedigi oturuma, görüntülü mesajla katilim sagladi.
“SU MESELESINDE ORTAK IRADE SORUMLULUGUMUZ VAR”
Istanbul Büyüksehir Belediye (IBB) Baskani Imamoglu, gündemin çok sik degistigi bir ortamda, çok kiymetli bir konuyu konusmak için bir araya geldiklerini kaydetti. “Su anda 11 büyüksehir belediyemiz ve bizimle beraber olan 11 il belediyemize baktigimizda, aslinda ülkemizin yüzde 65’ini temsil eden bir nüfusa sahibiz” diyen Imamoglu, sunlari söyledi:
“Bu mesele, geçici bir mesele degil. Ülkemizde birçok konu, birçok problem var; ekonomiden siyasetin sürecine, sagliga… Bunlarin hakkinda her gün konusabiliriz, her gün zorlanabiliriz; ama bir gün gelir, bu meseleleri çözebiliriz. Su meselesi öyle degil. Su meselesi bir süreç meselesi. Öyle istendiginde, bir anda çözüm bulabilecegimiz mesele olmadigini hepimiz biliyoruz. Diger konulari düzeltebilecegimiz gibi, su meselesinde de bir iradeyi hep birlikte ortaya koyma sorumlulugumuz var. Bu, dünyanin sorunu. Iklim degisikligi, kuraklik gerçekten can alici. Kurakliktan sebep, dünyanin birçok yerinde milyonlarca insanin göç dalgasina sebep oldugunu yasiyoruz, görüyoruz. Bu manada özellikle su kaynaklarinin ülkemizde tahrip edilmesine yönelik hiçbir hamlede bulunmamaliyiz. Bulunanlara da firsat vermemeliyiz.”
“BETON KANAL, BÜYÜK BIR IHANETTIR”
Doga ile inatlasma olmayacagina vurgu yapan Imamoglu, sunlari dedi:
“Dogaya karsi birtakim hamlelerde bulunma, gerçekten ciddi hasarlar ve problemler yaratiyor. Bunlardan bir tanesi de Istanbul’da yasamaktayiz. Ne yazik ki, Istanbul’da insa edilmek istenen ‘beton kanali’ -bildiginiz beton kanali-, 16 milyon insanin yasamini negatif etkileyecek bir süreçtir. Büyük bir tehdittir, büyük bir ihanettir. Hep beraber bir seferberlik sürecini, bugün itibariyle baslatmanin sorumlulugunu tasiyoruz. Bunun bir baslangiç olundugunun bilinmesi lazim. Hep beraber 85 milyon vatandasimizin, sivil toplum kuruluslarimizin, kamu kurum ve kuruluslarinin el birligi ile sürece dahil olmasi gerekir. Bu yönüyle yillar yili sürecek ve basariya ulastik deme sansimiz yok. Her zaman ayni iradeyi ortaya koyma mecburiyetinde oldugumuz böylesi önemli bir konuda is birligi yapmanin, degerli fikirleri dinlemenin onurunu ve keyfini yasiyorum. Insallah ülkemizin geleceginde kurakligin olmadigi, çevrenin korundugu, doga ile inatlasilmadigi bir süreci çocuklarimiza, gençligimize emanet ederiz. Tekrar bu baslangicin ülkemize hayirli ve ugurlu olmasini diliyorum.”
MANIFESTOYU SOYER OKUDU
Konusmalarin ardindan Soyer, CHP’li 11 Büyüksehir Belediye Baskani ve 11 Il Belediye Baskani’nin imzaladigi “Su Manifestosu”nu okudu. Soyer’in okudugu manifestoda su ifadeler yer aldi:
“Baska bir su yönetimi mümkün!
Su hepimize ve her seye aittir. Kosuyor ve konusuyor olmamizda, düsüncelerimizde ve ürettiklerimizde, gülüsümüz ve gözyasimizda, bugün burada bulusmamizda ve dünyayi degistirmek için kararli durusumuzda suyun izi vardir. Yasam suda baslayip serpilmis, dünyadaki tüm varliklar suyla birbirine baglanmistir. Su olmazsa yasam da olmaz.
Türkiye’mizin çok büyük kismi, ‘kurak iklim cografyasi’ olarak siniflandirilmaktadir. Iklim krizinin en agir sonucu susuzluk tehlikesidir. 2019 Devlet Su Isleri verilerine göre ülkemiz su kaynaklarinin yüzde 77’si, tarimsal sulamada kullanilmaktadir. Yüzde 10’u hanelerde, kalani ise sanayide kullanilmaktadir. Bu veri kuraklikla mücadelede temel eksenin, tarimsal sulama alaninda oldugunu göstermektedir.
Bizler, Türkiye’nin 11 büyüksehir belediyesinin ve 11 il belediyesinin baskanlari, bu vicdani ve bilimsel sorumluluktan hareketle bugün, 22 Mart 2021’de, Dünya Su Günü’nde, Izmir’de bulustuk. Amacimiz; iklim krizinin agirlasan sonuçlarini da dikkate alarak Türkiye için baska bir su politikasi önermek ve bu topraklarda gelecegimizi, çocuklarimiz ve dogamiz için güvence altina almaktir.
Iklim krizinin su kaynaklari üzerindeki etkilerini azaltarak kuraklikla mücadelede basarili olabilmek için, su yönetiminde 5 ilkesel degisikligin yapilmasi sarttir:
1) Katilimci bir su yönetim modeli olusturmak: Su yönetimi, sehir, havza ve ülke ölçegindeki su kullanicisi tüm paydaslarin; tarim örgütleri, sanayiciler, evsel su kullanicilari, meslek örgütleri, doga ve çevre örgütlerinin içinde yer alacagi yepyeni, katilimci bir anlayisla gerçeklestirilmelidir.
2) Tüm kullanim alanlarinda arzin degil talebin yönetilmesi: Plansiz gelisen kullanim talepleri için sürekli daha fazla arz yaratma politikasi yerine, basta tarimsal sulama ve sanayi olmak üzere, düsük su kullanimiyla yüksek gelir elde edilen ekonomik modeller tasarlanmali ve tesvik edilmelidir.
3) Su yatirimlarinin havza ölçeginde planlanmasi: Su kaynaklarinin, yerüstü ve yeralti sularinin miktarinin, su bütçesinin hangi kullanimlara tahsis edilecegi havza ölçeginde belirlenmelidir. Verilen tahsisler denetlenmeli, su kullanimlarinin sektörel tahsis miktarlarini asmasina izin verilmemelidir. Her bir havzada planlanan su yatirimlarinin birbirini nasil etkiledigi kümülatif olarak ölçülmeli, yatirim kararlari havza ölçeginde bu stratejik degerlendirme yapildiktan sonra alinmalidir. Asgari harcama ile azami verim esas olmalidir.
4) Doganin su döngüsünün korunmasi: 1960’lardan bu yana suyun döngüsüne yapilan müdahaleler sonucunda, birçok canli türü tehlike altina girmis; göller ve sulak alanlar kurumus, nehir ekosistemleri zarar görmüstür. Ülkemizdeki su kullanim hedefleri, iklim krizi dikkate alinarak yeniden tarif edilmelidir. Yatirimlar planlanirken yer altindaki, sulak alanlar ve nehirlerdeki ekolojik su varliginin sürdürülebilirligi dikkate alinmalidir. Canlilarin ihtiyaci olan suyun, ekolojik dengeyi ve su döngüsü-nü bozacak biçimde kirletilmesine, azaltilmasina yol açan uygulama, yapilasma ve madencilik gibi faaliyetlere izin verilmemelidir.
5) Suyun ekosistem ve sektörler arasi döngüsel kullanimi: Tarimda, sanayide ve evlerde kullanilan atik suyun gerekli aritma süreçlerinden geçtikten sonra farkli sektörler ve ekosistem arasinda trans-feri saglanmalidir. Sehir içinde ve tarim alanlarinda yagmur hasadina yönelik yöntemler yayginlastirilmali; su ihtiyacinin yerinde temini, kullanimi ve dönüstürülmesine yönelik döngüsel çözümler tesvik edilmelidir.
Bu ilkeler dogrultusunda, asagidaki 10 somut adim hemen atilmalidir:
1. Su yönetimiyle ilgili koordinasyonsuzluk ortadan kaldirilmali, kurumlar arasindaki yetki ve sorumluluk karmasasina son verilmelidir.
2. Tüm paydaslarin mutabakati alinarak hazirlanan bir ‘Su Kanunu’ yürürlüge konmali, su havzasi planlama ve uygulamalarinda yerel yönetimler güçlü ve yetkili yapilar haline getirilmedir.
3. Su yatirimlari, havza ölçekli bütüncül planlarla uyumlu olarak su ve atik su master planlarina göre yapilmali; kamu kaynaklari ekonomik ve ekolojik fizibilitesi düsük yatirimlara aktaril-mamalidir. Yerel yönetimlerin çevresel altyapi projelerine yönelik kaynaklari artirilmalidir.
4. Iklim krizi ile etkin mücadele için imzalanan Paris Iklim Anlasmasi ivedilikle onaylanmali; iklim degisikliginin yaratacagi olumsuz etkilerin önlenmesi amacina yönelik hazirlanan Iklim Degisikligi Kanunu Tasarisi üzerinde çalismalar yogunlastirilmalidir.
5. Kuruyan göllerin, Salda Gölü, Burdur Gölü, Tuz Gölü, Seyfe Gölü ve diger sulak alanlarin tahribati sonlandirilarak restore edilmeli ve dogal su döngüleri korunmalidir.
6. Su havzalarindaki tüm noktasal ve yaygin kirlilik kaynaklari kontrol altina alinmali; merkezi ve yerel idarelerce etkin bir sekilde denetlenmelidir.
7. Tarimda dogru ürün planlamasi yapilarak ve tasarruflu sulama sistemlerine geçilerek su israfi önlenmeli, tarimsal sulama en az yüzde 50 oraninda azaltilmalidir. Bu amaçla, ekonomik degeri yüksek ve su talebi olmayan yerel tohum ve hayvan irklari tesvik edilmelidir.
8. Istanbul’a yapilmak istenen “Beton Kanal” gibi suyun dogal döngüsüne zarar veren tüm israf projeleri iptal edilmelidir.
9. Güncelligini yitiren su ve kanalizasyon idaresi mevzuati yeniden düzenlenmeli; büyüksehir statüsünde olmayan diger illerde de su ve kanalizasyon idareleri kurulmalidir.
10. Yasamin vazgeçilmez unsuru olan su, temel kamusal hak olarak kabul edilmeli; ekolojik ve toplumsal bir deger olarak tanimlanmali; su hizmetlerinde kamu isletmeciligi esas alinmalidir.
Biz Türkiye’nin 22 belediye baskani, yetki, görev ve sorumluluklarimiz dogrultusunda kendi illerimizdeki su yönetimini yukaridaki ilkeler dogrultusunda gerçeklestirecegimizi beyan ediyoruz. Bu belgede çerçevesi çizilen su politikasi ülkemizde tesis edilene kadar, çalismalarimizi kararlilikla sürdürmeye ve hep birlikte haykirmaya devam edecegiz: Baska bir su yönetimi mümkün!”
MANIFESTO PANOSUNU KAMERALAR ÖNÜNDE IMZALADILAR
Manifestoda, Büyüksehir Belediye Baskanlari Zeydan Karalar (Adana), Mansur Yavas (Ankara), Özlem Çerçioglu (Aydin), Yilmaz Büyükersen (Eskisehir), Lütfü Savas (Hatay), Ekrem Imamoglu (Istanbul), Tunç Soyer (Izmir), Vahap Seçer (Mersin), Osman Gürün (Mugla) ve Kadir Albayrak (Tekirdag) ile Il Belediye Baskanlari Ali Orkun Ercengiz (Burdur), Baris Ayhan (Sinop), Demirhan Elçin (Artvin), Faruk Demir (Ardahan), Mehmet Siyam Kesimoglu (Kirklareli), Recep Gürkan (Edirne), Selahattin Ekicioglu (Kirsehir), Semih Sahin (Bilecik), Tanju Özcan (Bolu), Ülgür Gökhan (Çanakkale), Vefa Salman’in (Yalova) imzalari yer aldi. Bütün baskanlar, manifestonun yazili oldugu panoyu, kameralarin karsisinda imzaladi.