Çocugun gelisimi için 'sinirlar' çok önemli

Çocugun ruhsal ve duygusal gelisimi için sinirlarin gerekli oldugunu vurgulayan uzmanlar, çocugun gerçek yasamdaki ilk sinirlarinin aile ortaminda olustuguna dikkat çekiyor. "Aile ortaminin asiri izin verici ve sinir koymayan yapisi, çocuga kendi sini

Güncel 7.06.2021 20:58:36 0
Çocugun gelisimi için

Üsküdar Üniversitesi NPISTANBUL Beyin Hastanesi Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmani Doç. Dr. Çigdem Yektas, sinirlarinin ve sorumluluklarinin farkinda olan bilinçli çocuk yetistirmeye iliskin tavsiyelerde bulundu.

Sinirlar, beslenme ve hareket kadar gerekli

Doç. Dr. Çigdem Yektas, “Bilinçli çocuk olmak, sinirlarinin ve sorumluluklarinin farkinda olmak, bireysel hak ve özgürlüklerinin farkinda olup  seçim yapabilmek, duygu ve davranis farkindaligi ve bunlari yönetebilmekle ilgilidir” dedi. Bir çocugun büyümesi için beslenme ve hareket ne kadar gerekli ise ruhsal ve duygusal gelisimi için de sinirin o kadar gerekli oldugunu vurgulayan Doç. Dr. Çigdem Yektas, “Çok erken yastan itibaren bizler kesfetmeye baslar ve sinirlari test etmeye çalisiriz. Bu kesif ve sinirlar kendimizi annemizin bedeninden ve ruhsalligindan ayristirmakla baslar ve motor hareketlerin kazanimi ile gerçek yasamin fiziksel kurallarina ve içsel kesiflerimize dogru evrilir.” dedi.

Gerçek yasamdaki ilk sinirlar ailede olusur

Gelisen çocugun gerçek yasamdaki ilk sinirlarinin aile ortaminda olustugunu kaydeden Doç. Dr. Çigdem Yektas, “Aile ortaminin asiri izin verici ve sinir koymayan yapisi, çocuga kendi sinirlari hakkinda net olmayan karisik mesajlar verir. Kendi sinirlari hakkinda fikir sahibi olmayan çocuk, gerçek yasamda kuracagi iliskilerde ve yetiskin yasaminda sürekli olarak baskalarinin sinirlarina çarpar.” dedi.

Sinirlama gelismediginde çocukta bagimli özellikler gelisebilir

Sinirlanmanin ayni zamanda karsidakinin varligini ve ihtiyaçlarini tanimayi ve kabul etmeyi de beraberinde getirdigini belirten Doç. Dr. Çigdem Yektas, “Bu gelismedigi takdirde kendi basina islev görmekte zorlanan çocuk sürekli baskasinin koydugu sinirlara ihtiyaç duyacagi için bagimli özellikler gelistirecektir. Öte yandan kendini sürekli ilgi odagi ve merkezde tutmanin yolu olarak yasina uygun olmayan davranislar edinebilir ya da ilgi dikkat çekmek için sorunlu davranislar gelistirmeye yatkin olabilirler. Mutsuzluk, sürekli yasanan hayal kirikligi ve doyumsuzluk bu aile ortaminda yetisen çocugun tipik özelliklerdir.” dedi.

Asiri otoriter aile yapisi, çocugun bireyselligini ihmal ediyor

Asiri otoriter aile yapisinin ise çocugu asiri sinirlandiran, çocugun bireyselligini tamamen ihmal eden, buyurgan ve itaat isteyen bir aile yapisi oldugunu kaydeden Doç. Dr. Çigdem Yektas, “Böyle bir aile ortaminda duygu paylasimi neredeyse yoktur. Farkli düsünmeye hareket etmeye izin vermeyen bu aile ortaminda yetisen çocuklarin özgüven gelisimi yetersiz olacagindan ileriki dönemde kendini ifade etmekten ya kaçinir ya da kendini kabul ettirmek için asiri saldirgan ya da sorunlu davranislar gösterebilir.” uyarisinda bulundu. 

Demokratik aile ortami, sinir koyuyor sorumluluk asiliyor

Demokratik aile ortaminin ise çocugun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlariyla ilgilenirken ona uygun sinirlari da koyan, denetleyen ve uygun sorumluluklari asilayan bir aile ortami oldugunu belirten Doç. Dr. Çigdem Yektas, “Çocugun sorumluluk almasina izin verir ve uygun davranislar ortaya çiktiginda ödüllendirerek pekistirir.” dedi.

Sinirlar ve sorumluluklar erken yaslarda ögretilmeli

Sinirlar nasil erken yasta gelistirilmeli ise sorumluluk bilincinin de ayni sekilde çok erken yastan itibaren çocuga asilanmasi gerektigini vurgulayan Doç. Dr. Çigdem Yektas, “Anne babalar çocugun yapabilecegi davranislari onun yerine kendisi yapmamalidir. Bu, erken dönemde kendi yemegini yemek, kendi giysisini giyip çikarmak oldugu gibi, daha sonra da kendi odasini, oyuncaklarini toplayabilmek, ders düzenini takip etmek, ev içi bazi görevler edinmek gibi davranislarla kendisini gösterir. Bu görev ve sorumluluklar çocugun yas ve gelisimsel kapasitesinin altinda ya da üstünde olmamalidir ve mutlaka sonuçlarinin pekistirilmesi gerekir.  Bu sayede çocuklar bireysellesmenin, kendi basina hareket edebilmenin de ilk adimlarin atarlar ve seçim yapmayi ögrenirler.” diye konustu.

Çocugun sorumlulugunu, anne-baba almamali

“Çocugun almadigi sorumlulugu anne babanin almasi, yasam boyu ‘Benim yerime nasil olsa biri bu isi yapar’ gibi çok yanlis bir mesaj verecektir” uyarisinda bulunan Doç. Dr. Çigdem Bektas, “Ergenlige kadar ödev yapmak ya da ders çalismak disinda hiçbir sorumluluk verilmemis, hatta ödev de dahil her seyi onun için birinin yapmasina alismis bir çocugun ergenlikte özerk davranis gelistirmesi yani seçim yapmasi, bagimsiz karar vermesi ve davranisinin sorumlulugunu alabilmesi mümkün olmayacak ve anne babaya duyulan ihtiyaç ile bagimsizlik ihtiyaci arasinda çatismali bir gelgit yasayacaktir.” diye konustu. 

Yardim istemek yerine, net tanimlama yapilmali

Burada önemli olan sorumlulukla ilgili verilen mesajlarin istege bagli “yardim eder misin” seklinde olmadan net tanimlarla “Yatagini toplamak senin görevin, odanin temizligi ise bana ait” seklinde olmasi gerektigini vurgulayan Doç. Dr. Çigdem Yektas, “Bazi anne - babalar asiri kaygili ve kontrol edici ve hatta mükemmeliyetçi oldugu için çocugun yapabildigini görmek ve yapabildigi kadarini kabul etmekte zorlanir ve çocuk yerine yapmaya baslar. Bu da çocukta yetersizlik ve hiçbir zaman ebeveynlerinin istedigi kadar iyi olamayacagina dair inanci pekistirir. Bu durum çocukta baskalarinin bu isi daha iyi yapacagina dair bir inanç gelistirmesine ve ergen ve yetiskin hayatta sorumluluk almaktan kaçinan bireylere dönüsmesine neden olur.” dedi.

Sinir ve sorumluluklar, zorluklara hazirliyor

Çocugun yasina uygun sorumluluk vermenin ayni zamanda “Ben sana güveniyorum ve senin bireyselligini taniyorum” demek anlamina geldigini belirten Doç. Dr. Çigdem Yektas, “Aksi halde çocuklar anne babalarinin uzantilari haline gelecektir. Ergenlikte riskli davranislar ve yeni denemeler karsisinda çocugun ruhsal dayanabilme gücü, aile içinde o yasa kadar ona çizilen sinir ve verilen sorumluluklarla da çok iliskilidir. Sinir ve kurallarin net olmasi, çocuk ve ergen için de yasayabilecegi sosyal ve iliskisel zorluklar karsisinda hem sinirlarini çizerek kendini koruyabilmesi hem de uygun davranislar göstermesini saglar.” dedi.

Tüm bu süreçlerde ebeveynin nasil davrandiginin en önemli kisimlardan biri oldugunu belirten Doç. Dr. Çigdem Yektas, ailelere tavsiyelerini de söyle siraladi:

- Kendi sinir ve sorumluluklari konusunda örnek olabilen bir ebeveyn çocuk için uygun bir özdesim modeli olusturacaktir. 

- Onun fiziksel sagligiyla ilgilenmek kadar duygusal iyilik haliyle de ilgilenmek ve bunun için iyi birer tavsiyeci olmaktan çok iyi birer gözlemci, dinleyici ve duygusal eslikçi olmak önemlidir. 

- Kendi geçmis yüklerimiz, ögrenilmis zihinsel kurallarimizin disina çikarak, onu etiketlemeden, onun potansiyeline, mizacina ve biricikligine saygi duymak, onun deneyimlerine eslik edebilmek, bir seyleri basardigini görmek için sabirli olmak, onun yerine eyleme geçmek yerine ya da basarisizligini telafi etmek yerine ona zaman ve alan tanimak ve hata yapmasina izin vermek gerekir. 

- Model olmak model olmak model olmak. Nasil bir çocuk yetistirmek istiyorsak öyle bir yetiskin olmaliyiz. Çocuktan istedigimiz seyler konusunda kendimiz söylemden eyleme geçmedigimiz sürece uygun bir model olamayiz. 

- Unutmayin ki çocugun en büyük ihtiyaci övgünüz degil, yargisiz kabulünüz, kosulsuz sevginiz ve sefkatli eslikçiliginizdir. 


 


Cumartesi 18.4 ° / 5.1 °
Pazar 9.2 ° / 3.1 °
Pazartesi 9.4 ° / 2.1 °