Gögüs Cerrahisi Uzmani Prof. Dr. Altan Kir, "Erkeklerde en sik görülen kanser türü akciger kanseriyken, kadinlarda akciger kanseri 5. sirada yer aliyor. Akciger kanseri ayni zamanda ölüme en çok neden olan bir kanser türü; yani 5 kanserli hastadan 1
Akciger kanserinin en önemli nedeninin tütün ve tütün ürünlerinin kullanimi oldugunu vurgulayan Anadolu Saglik Merkezi Gögüs Cerrahisi Uzmani Prof. Dr. Altan Kir, “Ancak akciger kanseri sadece tütün ve tütün ürünlerini kullananlarda degil, yüzde 10 civarinda hiç tütün ve tütün ürünü kullanmamis kisilerde de görülebiliyor. Bunun disinda çevresel faktörler de önemli. Özellikle pasif içicilik, toprakta bulunan bazi maddeler ve hava kirliligi gibi çevresel faktörler de akciger kanserine neden olabiliyor. Ayrica bunlardan farkli olarak genetik faktörler de önemli bir etken oluyor. Ailesinde, birinci derece yakinlarinda akciger kanseri olanlarda görülme riski artiyor” dedi.
Akciger kanserinin genelde belirti vermediginin altini çizen Gögüs Cerrahisi Uzmani Prof. Dr. Altan Kir, “Bu tümörler genelde bir tarama sirasinda ya da kontrol sirasinda yakalaniyor. Ancak günümüzde pandemi nedeniyle COVID-19’dan süphelendigimiz pek çok kisiye tomografi çekildi ve bu sayede pek çok akciger tümörü erken evrelerde yakalandi. Tümör, hava yollari içinde veya yakinsa dirençli öksürük, kan tükürme, nefes darligi gibi solunumsal sikayetler görülebiliyor. Ayrica ses kisikligi, gögüs agrisi gibi komsu yapi veya dokularin tutulumuna bagli sikayetler de görülebilir. Bunun yaninda zayiflama, istahsizlik, halsizlik gibi genel kanser semptomlari ile de hastalar karsimiza çikabiliyor” seklinde konustu.
Akciger tanisi için süphelenilen hastalara önce görüntüleme yöntemleri uygulandigini söyleyen Prof. Dr. Altan Kir, “Klasik görüntüleme yöntemleri disinda tomografi ve hastaligin metabolik aktivitesini gösteren bazi özel görüntüleme yöntemleri uyguluyoruz. Bunlarin sonucuna bagli olarak tümörün lokalizasyonuna göre ya endoskopik olarak, yani nefes borusuna bronkoskopi dedigimiz aletle girerek hava yolundan biyopsi yapiyoruz ya da disaridan tomografi yardimiyla, igneyle biyopsi yaparak tani koyuyoruz. Kanserin hücre tipini belirliyoruz. Akciger kanserinin genel olarak iki ana hücre tipi var. Birisi küçük hücreli akciger kanseri, digeri de küçük hücreli disi akciger kanseri. Küçük hücreli dedigimiz akciger kanseri, tüm akciger kanserlerinin yaklasik yüzde 20’sini olusturuyor” dedi.
Küçük hücreli akciger kanserinde, çok kisa sürede lenf bezlerinde ve uzak organlarda metastaz görüldügü için genellikle bunlarin tedavisinde cerrahi tedavinin önerilmedigini vurgulayan Prof. Dr. Altan Kir, “Ancak tümör çok küçük boyutta ve erken yakalandigi zaman cerrahi tedavinin yeri var. Akciger kanserlerinin yaklasik yüzde 20’sinde cerrahi tedavi yapabiliyoruz. Bu ‘solid organ tümörleri’ dedigimiz akciger tümörü gibi tümörlerde 3 tane temel tedavi yöntemi var. Cerrahi tedaviler, kemoterapiler ve radyoterapiler. Cerrahi tedavi erken evrelerde en önemli tedavi yöntemidir” açiklamasinda bulundu.
Cerrahi tedavide amacin hastaligi lokal olarak kontrol altina almak ve hastaligin patolojik evresini tam olarak belirlemek oldugunu hatirlatan Prof. Dr. Altan Kir, “Cerrahi islemde yaptigimiz akcigerin ya lobunu veya segmentlerini veya bir akcigerin tamamini lenf bezleriyle birlikte çikartmaktir. Bazen de akciger ve lenf bezleriyle birlikte tutulmus doku veya yapilari da çikartmaktayiz. Açik ve kapali olarak iki farkli cerrahi yöntem mevcut. Açik cerrahi yöntemde yaklasik 10-15 cm’lik bir kesiden, kaburgalarin arasindan girerek ameliyati gerçeklestiriyoruz. Bu tarz ameliyatlarda hastalarin ameliyat sonrasi hem agrilari daha fazla olmakta hem de iyilesme süresi uzun oluyor. Kapali ameliyatlar arasinda bir de robotik cerrahi var. Robotik cerrahi diger yandan hastaya cerrahi olarak az travma yasatan bir yöntem oldugu için hastanin ameliyat sonrasi konforu çok daha iyi oluyor” dedi.