'KADINI UYUSTURMAYA, AILEYI YIPRATMAYA SON VERIN!'
Fox TV ekranlarinda, “Fulya Öztürk ile Umudun Olsun” programinin canli yayininda, cinsel
içerikli bir video izlenerek bir kadinin ameliyat izlerinin aranmasina, video içeriginden kimligi
anlasilmayan kadinin “kimlik tespitinin” esi tarafindan ameliyat izlerine bakilarak yapilmasina ve bu sözde tespite dayanilarak kadinin cinsel videolarda yer almakla suçlanmasina, bütün bunlar olurken programin sunucusu, avukati ve psikologunun ayiplamalari, gülüsmeleri, meraklanmalari, sözüm ona utanmalari ile yayinin daha da sansasyonel bir sekle bürünmesine Cumhuriyet Kadinlari Dernegi tepki gösterdi.
“Bu programla neyin umudu oluyorsunuz? Kadinin mi, çocugun mu, ailenin mi, toplumun mu?
Programin öznesi olan ve sergilenen çirkinlikle dedikodu malzemesi haline getirilen kadin kadar,
aslinda izleyici de bu ahlaksizliga ortak edilerek magdur edilmistir. Canli yayinda seks videosu izletmekten ötesi var midir? Bu durumu normal kabul edebilir miyiz, siradan sayabilir miyiz?
Reyting ugruna her seyi mubah gören anlayisi reddediyor, siddetle kiniyoruz. Çürümüslüge,
kokusmusluga geçit vermiyoruz! Insanligimiza, degerlerimize sahip çikiyoruz!”
CKD Genel Yönetim Kurulu üyesi Zeynep Ses, program içeriklerini elestirdigi açiklamasina
söyle devam etti:
“Televizyonlarin gündüz kusagini, emniyet güçlerinin görevine soyunularak kayiplarin arandigi,
cinayetlerin çözüldügü, gelin–kaynana iliskilerinin çatisma zemininde didik didik edildigi, ‘moda’ adi altinda yoz bir giyim kültürünün özendirildigi ve insanlarin giyim zevklerinin asagilandigi, ‘yemek programi’ adi altinda binlerce yillik yemek ve sofra kültürümüzün yozlastirilip rekabet ugruna insanlarin birbirinin emegine ve nimete burun kivirdigi programlar dolduruyor. Cinayetlere, cinsel tacizlere, aile içi siddete, kisiler ve olaylar üzerinden sözde ‘çözüm’ bulmayi amaçladigini iddia eden yayinlarda, bireyler arasindaki özel iliskiler ve aile içi en mahrem sorunlar milyonlarin gözü önünde teshir ediliyor. Özel hayatlar dedikodu malzemesi haline getirilirken izleyici de adeta röntgencilige özendiriliyor. Programlara dahil edilen ‘kadrolu’ avukatlar, psikologlar, emekli emniyet mensuplari, adliye muhabirleri ile adeta televizyon mahkemeleri kurulup sözüm ona adalet dagitiliyor, sözüm ona yaralar sariliyor. Gerçekte yaptiklari is, insanlarin acilarini teshir ederek izlenirligi artirmak ve acilar üzerinden para kazanmak; kavgadan beslenmektir.”
Programlarin amacini, kaynagini, hedefini ve toplumsal sonuçlarini açikça ortaya koyan Ses su ifadeleri kullandi:
“Hepimiz biliyoruz; hafta içi gündüz kusaginin izleyicileri daha ziyade ev kadinlaridir. Bu
programlarla da asil olarak bu kadinlarimiz hedeflenmektedir. Ekranlarda yaratilan yogun çatisma ve siddet ortami, adeta mesrulastirilan linç kültürü; kadina ve topluma umut olmak bir yana çaresizlik, umutsuzluk, çözümsüzlük duygularini artirmaktadir. Çesitli nedenlerle kimi zaman egitim olanaklarindan yeterince yararlanamayan, kamusal alanda çalisma imkâni bulamayan, ekonomik özgürlügü olmayan kadinlarimizin ikincil konumu bu yayinlarla pekistirilmektedir. Kadinlarimiza ‘Senin yerin sadece mutfak, ilgi alanin yalnizca giyim kusam, üzerinde konusabilecegin tek sey baskalarinin hayatlari’ denmektedir. Aslinda ‘Üretimde olma! Sanatta olma! Siyasette olma! Yönetimde olma!’ denmektedir. Isin daha vahim tarafi, ne yazik ki bu programlarin çogu kadin programcilar tarafindan yönetilmekte, çoguna kadin uzmanlar eslik etmektedir. Yani ekranin içindeki kadin da karsisindaki kadin da kusatma altindadir.”
“Oysa kadinlar milletin yarisindan fazladir. Çünkü kültürü kusaktan kusaga kadinlar tasimakta,
toplumu kadinlar sekillendirmekte, nesiller kadinlarin elinde yetismektedir. Kadini hedefleyen her yozluk aileyi ve toplumu da hedefliyor demektir. Türk milletinin en güçlü yanlarindan birisinin saglam aile baglari oldugu süphesizdir. Bu nedenle emperyalizmin ülkemizde kadini ve aileyi hedefledigi bir sir degildir. Bu yayinlar yoluyla kadin–erkek, gelin–kaynana, ana–baba–çocuk, vb. aile iliskilerinin en yoz örnekleri sunularak, bilinçaltlarimiza saglam aile yapimizi dinamitleyecek düsünceler örtülü ve açik yerlestirilmektedir. Anneler bu programlari izlerken, okul çagina gelmemis çocuklari da yanlarinda bu yozluga maruz kalmakta, küçücük beyinleri ve masum yürekleri bu çürümeden etkilenmektedir. Yapilan açikça kadin ve çocuk istismarinin baska bir boyutudur.”
“Gündüz kusagini isgal eden bu zararli yayinlarla bir yandan emperyalizmin yikici kültür
politikalarina hizmet edilirken diger yandan toplumun sorunlar karsisinda direnci kirilmaya
çalisilmaktadir. Buna izin vermeyecegiz!”
Konusmasinin sonunda yetkililere seslenen Zeynep Ses sunlari söyledi:
“Medyaya Kuruluslarina, Medya Programcilarina Sesleniyoruz!”
“Kitlelere hizla ve kolaylikla ulasma özelligiyle, medya bir toplumun gelisiminde çok önemli bir
güç olabilir; olmalidir! Bagimlilik yapan yoz programlarla, izleyiciye sundugunuz kötü rol modelleri ile reyting ugruna toplumsal yapimizi dinamitlemeyin! Çesitli nedenlerle sadece ev içi islerle ilgilenmek durumunda kalan kadinlarimiza yepyeni ufuklar açabilecek gücünüz varken onlari fasit dairelere mahkûm etmeyin! Kadini uyusturmaya, aileyi yipratmaya son verin! Aksine milyonlarca kadinin egitim, is, üretim, sanatsal faaliyet, gelisim olanaklarina kavusmasi için köprü olun.
Gidemedigi yerlerde gözü, okuyamadigi kitaplarda sözü, dinleyemedigi müziklerde notasi,
açilamadigi denizlerde yelkeni olun.”
“Toplumu da medyayi da egitme sorumlulugunu üstlenin. Kadini birey olarak gelistirecek, aileyi güçlendirecek, toplumsal dayanismayi artiracak kamusal yayinlari tesvik etmekte ve bunlarin aksi etkiyi yapacak zararli yayinlarla mücadelede daha kararli adimlar atin!”
“Zararli yayinlara karsi denetiminizi artirin. Toplumumuzu çürütmeyi hedefleyen yayinlara izin
vermeyin!”
“Biz çok daha iyisine layigiz. Bu çirkinlige göz yummayalim. Tepkimizi koyalim. Suçlularin,
kayiplarin yakalanmasi emniyetin; yargilamanin gerçeklestirilmesi, adaletin saglanmasi
mahkemelerin isidir. Bu rollere talip olup devlet kurumlarinin verdigi hizmetleri ‘özellestirmeye’
kalkanlara izin vermeyelim. Medyadan iyiyi, dogruyu, güzeli talep edelim; zararli yayinlari ise
sikâyet etmekten çekinmeyelim, üsenmeyelim. Toplumu gelistiren yayinlarin yayginlasmasi da zararli içeriklerin ayiklanmasi da biz izleyicilerin elinde. Gücümüzün farkina varalim. Bir dönem kitleleri zehirleyen evlilik programlari nasil toplumun çig gibi büyüyen tepkisi ile kaldirildi ise ayni tepkiyi gündüz kusagini isgal eden benzeri programlarin hepsi için vermeli ve bu çürümüslüge artik dur demeliyiz!”
“Biz Cumhuriyet Kadinlari olarak susmayacagiz, izin vermeyecegiz, seyretmeyecegiz, ortak
olmayacagiz! Akli ve vicdani olan herkesi bu programlari izlemeyi reddetmeye ve yayindan
kaldirilmalari için birlikte mücadeleye davet ediyoruz.