Uluslararasi Diyabet Federasyonu verilerine göre; dünyada halen ortalama 463 milyon diyabetli hasta yasiyor ve bu rakamin 2045 yili itibariyle yaklasik 700 milyona yükselecegi öngörülüyor. Avrupa’da 20-79 yas arasinda en fazla diyabetli kisilerin bulundugu ülkeler arasinda, Türkiye 6 milyondan fazla diyabet hastasiyla, Rusya ile Almanya’dan sonra 3. sirada yer aliyor. Ülkemizde yapilan TURDEP-II çalismasina göre; tarama yapilan ve diyabet tanisi alan kisilerin yaklasik yariya yakini hasta olduklarini da bilmiyor! Bunun nedeni ise diyabetin yillarca belirti vermeden sinsice ilerleyen bir hastalik olmasi. Dolayisiyla tani konuldugunda en az 5-10 yillik geçmisi oldugu varsayiliyor. Diyabetin baslangiçta sikayet olusturmamasi da tani zamanina kadar geçen sürede hastada önemli komplikasyonlarin gelismesine yol açabiliyor!
Acibadem Maslak Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastaliklari Uzmani Prof. Dr. Inan Anaforoglu, erken tani konuldugunda ve tedaviler aksatilmadiginda ise hastalarin son derece normal ve komplikasyonsuz bir yasam sürebileceklerini belirterek, “Erken tani için düzenli araliklarla açlik kan sekerinin kontrol edilmesi büyük önem tasiyor. Dolayisiyla risk faktörü olmayan kisilerin 45 yasindan sonra her 3 yilda bir diyabet için degerlendirilmek üzere hekime basvurmalari gerekiyor. Ailede diyabet öyküsü, obezite, hipertansiyon, hamilelikte diyabet ve polikistik over sendromu gibi risk faktörü olan kisilerde ise açlik kan sekeri testine daha erken yaslarda baslanmasi ve sikliginin artmasi yasamsal öneme sahip” diyor. Ancak toplumda diyabetle ilgili dogru sanilan hatali bilgiler ve bu dogrultuda hareket edilmesi nedeniyle hastaligin tanisi gecikebiliyor, tedaviden etkin sonuç alinamayabiliyor veya hastaligin yol açtigi kalp damar hastaliklari gibi komplikasyonlar siddetlenebiliyor. Peki, hangi yanlis inanislar diyabet hastalarinin hayatini güçlestiriyor? Endokrinoloji ve Metabolizma Hastaliklari Uzmani Prof. Dr. Inan Anaforoglu, diyabet hakkinda toplumda dogru oldugu düsünülen 8 hatali bilgiyi anlatti; önemli önerilerde bulundu!
Diyabet sadece ileri yastaki kisilerde görülür!
Dogrusu: Yaygin inanisin aksine, diyabet sadece ileri yaslarda degil, genç yaslarda, hatta çocuklarda bile gelisebiliyor. Tip 2 diyabet daha çok genetik yolla geçen, ileri yaslarda ortaya çikan, hatali beslenme ve kiloyla iliskili olan bir diyabet türü. Ancak ülkemizde obezite sikliginin artmasiyla birlikte tip 2 diyabet daha erken yaslarda, gençlerde, hatta çocuklarda dahi tespit edilebiliyor. Genetik geçisi çok zayif olan ve mutlaka insülin tedavisi gerektiren bir diyabet türü olan Tip 1 diyabet ise daha çok çocukluk-ergenlik dönemlerinde olusuyor.
Diyabetli kisiler spor yapamaz!
Dogrusu: Prof. Dr. Inan Anaforoglu, diyabet hastalarinin her türlü sporu yapabileceklerine dikkat çekerek, söyle devam ediyor: “Hatta dünya çapinda çok ünlü sampiyon sporcular bile var. Spor yapmak, düzenli egzersiz yapmak hastalarda kan sekerini düsürerek tedaviyi kolaylastiriyor. Ancak unutulmamali ki diyabetli kisiler spor yapmaya baslamadan önce diyabet tedavilerini yöneten doktorlari, gerekirse kardiyoloji ile göz uzmani tarafindan degerlendirilmeli ve kendilerine uygun spor programi açisindan yönlendirilmeli, tedavileri düzenlenmeli”
Diyabet hastalarinin hamile kalmalari sakincali!
Dogrusu: Diyabeti olan hastalar, kan sekerleri düzenlendiginde hamile kalabiliyor ve son derece saglikli çocuklar dogurabiliyorlar. Ancak annenin diyabeti hamilelikte çocuga geçmese de, bu süreçte kötü yönetilmis bir diyabet ise bebekte dogum sonrasi seker düsmesi ve sarilik gibi bazi komplikasyonlara ya da annede gebelik tansiyonu, erken veya zor dogum gibi bazi ciddi tablolara sebep olabiliyor. Hamilelik öncesinde ve hamilelik boyunca sekerin düzenli takip edilmesi durumunda ise hem bebekte hem de annede komplikasyon gelisme riski oldukça düsük oluyor.
Hamileyken insülin tedavisi bebege zarar verebilir!
Dogrusu: Endokrinoloji ve Metabolizma Hastaliklari Uzmani Prof. Dr. Inan Anaforoglu “Hamileyken diyabet için en uygun tedavi insülin tedavisidir. Insülin plasentadan bebege geçmez, anneye ve bebege bir zarari olmaz” diyor.
Karbonhidratli gidalardan tamamen uzak durulmali!
Dogrusu: “Sadece sekerli gidalardan uzak durarak diyet yapmak dogru degildir. Karbonhidratlar ve yeterince yag ile proteinden olusan dengeli bir diyet önemlidir” uyarisinda bulunan Prof. Dr. Inan Anaforoglu, “Saglikli diyetin taze sebze-meyve, lifli gidalardan zengin olmasi bekleniyor. Ayrica glisemik indeksi düsük, kaliteli liften zengin karbohidratlarin tüketilmesi hastalari kan sekerindeki ani degisimlerden koruyor ve tok tutuyor. Kaliteli karbonhidratlar ayrica sindirim sitemi ile bagisiklik sistemi için de faydali oluyor” diyor.
Diyabet cinsel hayati bitiriyor!
Dogrusu: Diyabetik hastalarin kan sekerleri beklenen-normal araliklarda seyrettigi sürece cinsel fonksiyon bozuklugu olmasi beklenmiyor. Hastalarin cinsel hayatlari normal bir sekilde devam edebiliyor.
Insülin bagimlilik yapar!
Dogrusu: Insülin; organlarimizin ve hücrelerimizin hayatta kalmalari-beslenmeleri için ihtiyaçlari olan glukozu almalarini saglayan, pankreastan salgilanan bir hormon. Prof. Dr. Inan Anaforoglu, insülinin bagimlilik yapma özelligi olmadigini belirterek, “Insülin eksikliginde disaridan insülin verilmesi gerekiyor. Yine tip 1 diyabet, organ yetmezligi, ameliyat dönemi ve hamilelik gibi bazi özel durumlarda insülin tedavisine ihtiyaç duyulabiliyor. Bazi hastalarda diyet ve egzersizin eslik ettigi ilaçlarla metabolik iyilesme ve kilo verme sonrasinda insülin tedavisi kesilerek diger tedavilere geçilebiliyor. Ancak hekim önerisi olmadan hastalarin kendi kendilerine insülin tedavilerini asla kesmemeleri gerekiyor” diyor.
Dogal balda-pekmezde, nar eksisinde ve erik ile yesil elma gibi eksi meyvelerde seker yoktur. Kan sekerini yükseltmezler!
Dogrusu: Balda-pekmezde, nar eksisinde ve eksi meyvelerde seker vardir. Dolayisiyla kan sekerini yükseltirler.