Tarih: 21.01.2022 14:21

GERI DÖNÜSÜM TOPRAGI KORUYOR

Facebook Twitter Linked-in

Üsküdar Üniversitesi Saglik Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu (SHMYO) Çevre Sagligi Ögretim Görevlisi Ahmet Adiller, toprak kirliligi ve toprak atiklarin degerlendirilmesi konusunda bilgi verdi.

Hava ve su gibi vazgeçilmez dogal kaynaklarimizdan biri olan topragin da hayati önem tasidigini belirten Ögretim Görevlisi Ahmet Adiller, “Insanoglu nasil hava ve su olmadan yasayamazsa toprak ve topragin sundugu besinler olmadan da yasamasi mümkün degildir. Bu yüzden toprak kirliligi de en az su ve hava kirliligi kadar önemlidir. Hatta topragin kirlenmesi sonucunda iyilestirilmesi sudan daha zor oldugundan toprak kirliligi konusunda daha bilinçli olunmasi gerekmektedir.” dedi.


BILINÇSIZ ÜRETIM-TÜKETIM FAALIYETLERI ÖNEMLI BIR TEHDIT

Günümüzde besin üretimi gerçeklestirilen tarlalarda yer alan verimli topraklarin olusma süreçlerinin yüzyillar aldigini belirten Adiller, “Ancak günümüzde gerçeklestirdigimiz bilinçsiz üretim-tüketim faaliyetleri bu degerli dogal kaynagimiza büyük tehdit olusturmaktadir. Günümüzde evlerimizde dahi kullandigimiz pek çok ürün içerisinde çevre ve insan sagligi açisindan “tehlikeli” olarak adlandirabilecegimiz pek çok ürün bulunmaktadir ve bu ürünlerin kullanim ömrü doldugunda dogaya ve insana zarar vermeyecek sekilde bertaraf edilmeleri gerekmektedir.” diye konustu.




Bilinçsizce dogaya atilan pek çok atigin maalesef günümüzde toprak kirliligini endise verici boyuta getirdigine dikkat çeken Ögretim Görevlisi Ahmet Adiller, “Toprak kirliligi evlerimizden ya da endüstriyel tesislerden çikan pek çok sivi ya da kati formda bulunan atiktan kaynaklansa da özellikle kati formda olan atiklardir. Örnegin bir fabrikanin tehlikeli atiklarini kontrolsüz ve önlemsiz bir biçimde topraga gömmesi ya da evlerimizde kullandigimiz pil, floresan, bazi boya maddeler, hasere ilaçlari gibi atiklarin ya da maddelerin toprakla bulusmasi toprakta çok ciddi kirlilik riski olusturacak, hatta bu toprakta olusan kirlilik su kaynaklarina karisacaktir.” dedi.

Toprak kirliligine sebep olan bir diger atik kaynaginin ise tarim oldugunu dile getiren Ögretim Görevlisi Ahmet Adiller, sunlari söyledi:


“Günümüzde pek çok çiftçi kisa vadede daha yüksek verim elde edebilmek için bilinçsiz ve kontrolsüz gübre ve ilaç kullaniyor. Bu kullanilan suni gübreler ve aslinda bitki ve toprakta yer alan zararlilari öldürmek için kullanilan zehirli ilaçlar toprakta birikerek zaman içerisinde topragi giderek artan boyutta kirletiyor. Ve hem kisa vadede verim arttirmak için uzun vadede topragin verimi düsürülüyor. Hem de bu ilaçlarin kullanildigi bitkilerde yetisen besin maddeleri bu ilaçlarin izlerini tasiyor. Yani topragi kirleterek aslinda sadece topraga zarar vermiyor, ayni zamanda dolayli olarak o toprakta yetisen besini tüketen kendimize zarar veriyoruz. Bu yüzden toprak kirliliginin önlenmesi konusunda çiftçilerin bilinçlendirilmesi ve tarimda gübre ve pestisit denilen kimyasallarin kullaniminin kontrol altina alinmasi da oldukça büyük önem arz ediyor.”

HAFRIYAT ATIKLARI KONTROL ALTINA ALINMALI

Hafriyat atiklarinin uzun yillardir süren, özellikle son yillarda kendini çok büyük ölçekli olarak gösteren bir sorun oldugunu kaydeden Ahmet Adiller, “Bu atiklar maalesef özellikle kirsal bölgelerde tarim alanlari, dere yataklari gibi pek çok farkli alana yasadisi ve kontrolsüz biçimde dökülür. Kentsel alanlarda bunun denetimi ve takibi yapilabilse de kirsal ve düsük nüfus yogunlugu olan yerlerde bunun denetimi etkin bir biçimde yapilamiyor. Bu atiklarin büyük bir kismi her ne kadar ‘tehlikeli’ olarak adlandirabilecegimiz bilesenler bulundurmasa da yine çevreye zararlari var. Bunun yaninda da degerli tarim alanlarini ve su kaynaklarimizi kirletiyorlar. Bu yüzden bu atiklarin kontrol altina alinmasi gerekiyor.” dedi.

DEPO ALANLARINA DÖKÜLMELERI GEREKIYOR

Hafriyat atiklarin büyük kisminin çevreye dogrudan büyük ölçekli zararlar vermedigi için kontrol altina alinmalarinin aslinda oldukça kolay oldugunu dile getiren Ahmet Adiller, “Bu atiklarin ya belirli önlemler alinarak kontrollü bir sekilde açilan depo alanlarina dökülmeleri ya da bu atiklarin geri dönüsümünü saglayabilecek tesisleri götürülüp orda islenmeleri gerekiyor. Ancak buradaki en büyük sorun bunlarin özellikle belirli bölgelerde miktarlarinin çok fazla olmasi ve buna bagli olarak artan tasima maliyetleri. Maalesef bu atiklari üretenler bu maliyetle ilgilenmek istemiyorlar ve bu sebepten bu atiklar pek çok bölgede gelisigüzel olarak dökülüyor.” diye konustu.

DENETIMLER SIKLASTIRILMALI

Toprak atiklarinin büyük bir kismi evlerimizden ve fabrikalardan çikan kati formdaki atiklar ve tarimda kullanilan gübre ve pestisitler oldugunu belirten Adiller, “Fabrikalardan çikan atiklarin nasil bertaraf edilecegi yasal olarak yönetmeliklerde oldukça açik bir sekilde belirli ve fabrikalarin büyük bir kismi buna uygun olarak hareket ediyor. Ancak bu noktada yasal sorumluluklarini yerine getirmeyen pek çok kurum da yok degil. Bu noktada özellikle bu kurumlara yapilan denetimlerin siklastirilmasi önemli yer bir yer tutuyor.” dedi.

Evlerimizden çikan atiklarin da belediyelerin sorumlulugunda oldugunu kaydeden Ögretim Görevlisi Ahmet Adiller, “Bu atiklarin büyük bir kismi ülkemizde topraga gömülerek bertaraf ediliyor ve geri dönüsüm oranimiz maalesef olmasi gerekenden daha az. Özellikle büyük sehirlerde bu atiklarin bertarafi düzenli depolama adi verilen ve atiklarin oldukça kontrollü hatta enerji elde edilebilecek sekilde topraga gömülmesini saglayan alanlarda gerçeklesse de maalesef bazi bölgelerde hala belediye çöplükleri bulunuyor. Bu çöplüklere atilan atiklarin içerisinde yer alan zehirli maddeler de çevre ve insan sagligini tehdit etmeye devam ediyor.” uyarisinda bulundu.

GERI DÖNÜSÜM BILINCI OLUSTURULMALI


Bu noktada yapilmasi gerekenin özellikle geri dönüsüm konusunda halkimizin üzerine düsen görevi yerine getirmesi oldugunu da kaydeden Ögretim Görevlisi Ahmet Adiller, “Yeniden hammadde olarak kullanilabilecek olan plastik, metal, kagit ve cam atiklarinin, atik olmaktan çikip ekonomiye kazandirilmasini saglamak lazim. Sonrasinda ise yerel yönetim – devlet isbirligi ile bu atiklarin en   verimli ve çevreci biçimde bertaraf edilebilecegi sistemlerin kurulmasi. Bunlarin yaninda tarimda kullanilan kimyasallarin azaltilmasi konusunda da çiftçilerimizin bilinçlendirilmesi ve gerekiyorsa denetlenmesi gerekiyor.  Son yillarda erozyon popüler bir konu olmaktan çiksa da maalesef küresel iklim degisikligi ile birlikte etkisini arttiriyor. Bu yüzden risk altinda olan topraklarimizi korumamiz büyük önem arz ediyor.”diye konustu.





Orjinal Habere Git
— HABER SONU —