Tarih: 01.03.2021 15:01

"Hayatin anlami”, kusaklara göre farklilasiyor. Anlamli yasam ruh sagligimiz için olmazsa olmazlardandir

Facebook Twitter Linked-in

Üsküdar Üniversitesi Insan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Ögretim Üyesi Doç. Dr. Tayfun Dogan, hayatin anlami ile ilgili degerlendirmelerde bulundu.

Herkes için hayatin anlami farkli

‘Hayatin anlami nedir?’ sorusunun cevap vermesi zor bir soru oldugunu belirten Doç. Dr. Tayfun Dogan, sözlerine söyle devam etti:

“Tarih boyunca da hiç kimse bu soruya herkesi tatmin edecek düzeyde bir cevap veremedi. Çünkü herkes için geçerli objektif bir anlamdan bahsetmek zor. Aslinda bir bakima sorunun sorulus biçiminde de hata var diyebiliriz. Aklin sinirlarini zorlayacak kadar böylesine büyük evrenin anlami ile ilgili soruya insan akliyla cevap vermek zordur. O yüzden soruyu ‘Hayatin anlami nedir?’ diye degil de ‘Hayatimin anlami nedir?’ diye sinirlandirabilirsek daha kolay cevap verebiliriz. Psikoloji biliminin cevap verebilecegi soru ise daha çok “Anlamli hayat nedir?’ sorusudur. Anlamli hayat, yasamin hakkini vererek, dolu dolu ve iyi yasamaktir diyebiliriz. Ancak böyle bir yasamin nasil olacagi da herkese göre degisecektir. Yani bir kisiye anlamli gelen yasam biçimi bir baskasi için anlamsiz ve bos olarak degerlendirilebilecektir.”

Anlam arayisi varolusun önemli bir parçasi

“Hayatin anlami önemlidir” diyen Doç. Dr. Tayfun Dogan, “Çünkü insan temelde mutluluk ve anlam arayan bir canlidir. Anlam arayisi varolusumuzun önemli bir parçasi. Bilinçli ya da bilinçsiz insan yasadiklarina anlam vermeden hayatini sürdüremez. Bu noktada anlam konusunu insan için bir psikolojik ihtiyaç olarak görebiliriz. Yoklugunda da yoksunluk duygulari yasariz ve bu da hem fiziksel hem ruh sagligimizi olumsuz olarak etkiler” dedi.

Varolussal bosluk, bireyi kötü aliskanliklara yönlendiriyor

Kariyer yapmak, çocuk sahibi olmak, para kazanmak, herhangi bir ideolojiye kendini adamak gibi pek çok seyin arkasinda hayatimizi anlamli kilma çabasi oldugunu ifade eden Doç. Dr. Dogan, “Psikiyatr Viktor Frankl, insan için yasamdaki temel güdüleyici gücün hayatini anlamli kilma çabasi oldugunu ifade etmistir. Dikkatli bir sekilde düsündügümüzde yasamimizdaki pek çok seyi hayatimizi daha anlamli kilmak için yaptigimizi görebiliriz. Birey anlamli bir hayat yasamiyorsa “varolussal bosluk” denilen durumu yasar. Yasadigi bu bosluk ve bunalimi da uyusturucu, asiri yeme-içme ya da kontrolsüz cinsellik gibi seylerle asmaya çalisir. Büyük psikolog Carl Gustav Jung, ‘Nevroz anlamini bulamamis ruhun aci çekmesidir’ demistir. Yani anlamli yasam ruh sagligimiz için olmazsa olmazlardandir” diye konustu.

Her sey anlamli oldugunda degerlidir

Pozitif psikoloji alanindaki iyi olus modellerinde, anlamli yasam konusunun önemli bir bilesen oldugunu belirten Dogan, “Anlamli yasam, mutlulugun da önemli bir yordayicisidir. Yasamda bir anlam ve amaç bulmak bireyin önündeki en zor görevdir. Ancak bunu buldugunda psikolojik anlamda büyük avantaj elde edecektir. Aslinda her sey anlamli oldugunda güzel ve degerlidir. Anlamli bir yasam, anlamli bir is ve anlamli iliskiler gibi. Anlam söz konusu oldugunda kisi pek çok zorluga gögüs gerebilir. Anlamli bir yasama sahip olma, kisinin psikolojik saglamligini da artirir ve yasamin zorluk ve sikintilarina maruz kaldiginda çabucak toparlanmasina yardimci olur” dedi.

Hayatin anlami kusaklara göre degisiyor

Kusaklar arasinda hayatin anlamina bakis konusunda farkliliklar olduguna isaret eden Dogan, “Her yas döneminde bireyin öncelikleri ve hayatina anlam katan seyler degisir. Birey çocukken ya da ergenlikte farkli anlam kaynaklarina ihtiyaç duyarken, gençlikte ya da yaslilikta ise daha farkli anlam kaynaklarina ihtiyaç duyacaktir. Ancak anlam ihtiyaci hep var olacaktir. Sadece bu ihtiyaci karsilayacak olan kaynaklar degisecektir” ifadelerini kullandi.

Insanlik olarak ciddi bir bosluga düsecegiz

Doç. Dr. Tayfun Dogan, ‘Anlam konusu tarihin hiçbir döneminde olmadigi kadar gündemimizde ve bu konuya olan ilgi ilerleyen yillarda da artarak devam edecektir’ diyerek sözlerini söyle tamamladi: 

“Çünkü ‘Niçin yasiyorum?’ sorusu zihinlerimizi hiçbir dönemde bu kadar mesgul etmemisti. Yine Frankl’in deyimiyle, insanlik olarak ‘Nasil yasarim?’ sorusuna büyük oranda cevap bulabildik. Salgin hastaliklarla bas edebiliyoruz, beslenme sorununu astik, yasam süremiz 50’lerden 90’lara ulasti. Dolayisiyla da ‘Niçin yasiyorum?’ sorusu daha çok gündemimize girmeye basladi. Bir robot çaginin basindayiz ve önümüzdeki yillarda, su anda bizi mesgul eden ya da oyalayan pek çok isi bizim yerimize robotlar yapacak. Bu durumda insanlik olarak ciddi bir bosluga düsecegiz. O günler geldiginde anlam konusunu simdi oldugunda daha fazla sorgulayacagiz.”






Orjinal Habere Git
— HABER SONU —