Bu günlerde dünya genel olarak asilama açisindan önemli bir düzeye ulasti. Ülkemiz de, yetkililerin açiklamalarina göre yeterli sayida asiyi temin ederek düzenli bir sekilde asilama uygulamasini yürütmektedir.
Sinovac asisi Covid-19 global salginini önlemede ilk asamada basarili oldu mu?
Her seyden önce tamamen global özellikli bu salginda önleme çalismalari bir bütünlük kazanmadi. Neredeyse bir Dogu-Bati ayrimi kendini gösterdi. Ama sonuçta önemli oranda asilama gerçeklesti. Peki asi ne yapacakti ya da ne yapti? Açiklamalar çok rahatlaticiydi. Hastaligi hafif geçirmeye, yogun bakim servisine ihtiyaci azaltmaya, ölüm olayini önlemede büyük yararlari oldu. Öte yandan yerel çalismalar da oldu. Ülkemiz yerli asiyi hazirlamak için çalismalara devam ediyor. Tarihimizde özellikle virüs asisi üretimine yaklasmakta zorlanan Türkiye bugünlerde yerli asiyi üretme asamasina çok yakin bu sevindirici bir gelisme.
“Bulabildiginiz asiyi olun”
Asinin Covid-19 ile savasta halk sagligi ve genel epidemiyolojik görüsler dogrultusunda önemli oldugundan tüm dünya hemfikirdir ve “hangi asiyi olalim?” sorusu gündeme geldiginde “bulabildiginiz asiyi olun” yaniti verilmesi dogru bir yaklasimdir. Bu düsünceyle epey yol almis bulunuyoruz. Simdi de “üçüncü asiyi olmak gerekli mi?” sorusu zihinlerimizi mesgul etmeye basladi. Gerçi büyük çogunluk istekli bir sekilde üçüncü asiyi oldu ama yine de kusku duyanlarin sayisi az degildir. Üçüncü asi olmasi yararli olabilir ama zorunlu oldugunu söylemekten çok destekleyicidir ve Covid-19 için bagisikligi güçlendirici olabilecegi açiktir. Bu bakimdan, uygulanmasi tavsiye edilir fakat çesitli sebeplerden bu üçüncü asi yapilamamissa, bunun büyük bir kayip oldugunu söylemek zordur. Önceki iki asidan sonra yeterli IgG antikoru olusturmayanlara ise özellikle yapilmasi gereklidir.
