Adli doktor ve biyologlardan oluşan bir ekip, 1000 yıl yaşındaki gizemli mumyalarda yapılan inanılmaz bir bilimsel çalışmanın sonuçlarını kamuoyuna açıkladı. Biyolog Jose de la Cruz Rios, bu esrarengiz varlıkların gizemini çözmek için özel bilimsel yöntemler kullanarak çarpıcı keşiflerde bulundular.
Mumyalar, 60 cm boyunda ve beyaz bir toz tabakasıyla kaplıydılar. Yapılan incelemeler sonucunda, bu tozun elektron mikroskopuyla bakıldığında diatom tozu olduğu tespit edildi. Diatom tozu, bu mumyaların kurumasını sağlayarak bakteri ve mantar üremesini engelleyerek korunmalarını sağlamıştı.
Ayrıca, yapılan karbon 14 testleri, bu mumyaların yaklaşık 1000 yaşında olduğunu doğruladı. İnsan benzeri bir yapıya sahip olan bu varlıklar, kafa, gövde, karın ve üç parmaklı (tridaktil) el ve ayaklara sahipti. Kemikleri oldukça dayanıklıydı ve kuş kemiklerini andırıyordu.
Kafatasları, büyük, dayanıklı ve genişti, bu da büyük bir beyin veya nörolojik yapıya sahip olabileceklerini düşündürdü. Aynı şekilde, göz boşlukları da oldukça büyüktü ve bu, bu varlıkların geniş bir görüş açısına sahip olabileceğini işaret ediyordu.
Ancak, bu varlıkların ilginç özellikleri bununla sınırlı değildi. Küçük burun kanalları ve eksik dişler, çiğneme yeteneğinin olmadığını, bunun yerine yutma ile beslendiklerini gösteriyordu. Ayrıca, boyun yapılarının geri çekilebilme yeteneği olduğu ve omuz eklemlerinin geniş hareket kapasitesine sahip olduğu görüldü.
Göğüs kafeslerinde kuşlarda bulunan bir çatal bulunuyordu ve bu, bu varlıkların dikkat çekici hareket kabiliyetlerine işaret ediyordu. Karın boşluğunda ise üç adet yumurta keşfedildi ve tomografi sonuçları bu yumurtaların milimetrik yumurtaları barındıran yumurta kanalları olduğunu gösterdi.
Yapılan tomografi incelemeleri sayesinde kaslar, tendonlar, bağ dokusu ve kan damarları da gözlemlenebildi ve hatta organlar ve organeller hakkında bilgi elde edildi. Extremitelerindeki eklemler ve dokular arasındaki uyum, bu varlıkların üç parmaklarını başparmak olmadan kavrama yeteneğine sahip olduklarını gösterdi.
Parmak izleri de tespit edildi ve bu izler, diğer memelilere kıyasla dairesel değil, tamamen düz ve yatay olarak doğrusal olarak tanımlandı. Dahası, vücutlarında bulunan metal implantlar, modern yapay uydularımızda bulunan metalleri içerdiği belirlenen osmium ve cadmium gibi metalleri içeriyordu.
Ancak, en büyük sır, yapılan DNA analizi sonuçlarıydı. Bu analizler, bu varlıkların bilinen tüm canlı türleriyle %30'luk bir benzerliğe sahip olmadığını ortaya koydu. İnsanlarla şempanzeler arasındaki %5'lik DNA farkını göz önünde bulundurarak, bilim insanları bu canlıların insan dışı, bilinmeyen bir türe ait olduğunu düşünüyorlar.
Darwinian ‘’Türlerin evrim ağacında herhangi bir ortak ya da izlenebilir öncül tür veya soy olmaksızın bu canlıların insan olmayan bilinmeyen bir türe ait olduğunu söyleyebiliriz" dedi. Ayrıca, "Bu bedenlerin %100 gerçek, organik, biyolojik ve zamanında canlı olduğunu onaylıyorum" şeklinde ifadesini tamamladı.
Bu çarpıcı bulgular, bilim dünyasında büyük bir heyecan yarattı ve bu gizemli mumyaların kökeni ve evrimi hakkında daha fazla araştırmanın yapılmasını teşvik etti. Jose de la Cruz Rios, diğer bilim insanlarını bu çalışmalara katkıda bulunmaya ve bu şaşırtıcı keşiflerin daha fazla anlaşılmasına yardımcı olmaya davet ediyorlar. Bu keşifler, insanlık tarihine ve evrime dair bilgilerimizi kökten değiştirebilecek potansiyele sahip gibi görünüyor.