Nae Sao Poulo Paulo Basin Açiklamasi Hakkinda Ortak Basin Açiklamasi Gerçeklestirildi

Nae Sao Poulo Paulo Basin Açiklamasi Hakkinda Ortak Basin Açiklamasi Gerçeklestirildi

TMMOB Izmir Il Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Akdemir tarafindan okunan basin açiklamasi

Son günlerde SÖK Denizcilik tarafindan satin alinarak Aliaga’ya söküm için getirilecegine dair haberler paylasilan ; yapimina 1957 yilinda yapimina baslanarak, 1960 yilinda tamamlanan, 1963 -2000 yillari arasinda Fransiz Donanmasinda sonra Brezilya Donanmasinda kullanildiktan sonra hurdaya ayrilan Uçak gemisi Sao Paulo Gemisi ve Aliaga Gemi Söküm sürecine iliskin olarak TMMOB Izmir Il Koordinasyon Kurulu, Izmir Barosu, Izmir Tabip Odasi tarafindan 26.07.2022 tarihinde ortak bir basin açiklamasi gerçeklestirildi. 

TMMOB Izmir Il Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Akdemir, Izmir Barosu Baskani Özkan YÜCEL, Izmir Tabip Odasi Baskani Süleyman KAYNAK, Çevre Mühendisleri Odasi Izmir Subesi Serhat TANYERI tarafindan yapilan degerlendirmeler kapsaminda söküm için ülkemize getirilecegi belirtilen gemi ile ilgili süreç degerlendirilirken; atik ithalati, ticareti ve transit geçisine iliskin ülkemizin de taraf oldugu uluslararasi mevzuat ve ulusal mevzuat hatirlatilarak gemide bulunan tehlikeli atiklar ile ilgili Tehlikeli Atik Envanteri ve gemi Söküm Planindaki eksiklikler dile getirildi. Otopan, Kuito, Ethan Gemilerinde yasanan süreçler ve Gaziemir Nükleer atiklarin da konu edildigi açiklama kapsaminda ülkemizin atik çöplügü haline getirilmesine izin verilmeyecegi vurgulanarak, mücadeleye çagri yapildi.

Izmir Büyüksehir Belediye Baskan Tunç SOYER de açiklamalari ile sürece destek verirken, IBB tarafindan hukuki sürecin yürütülecegi, kendisinin de kisisel olarak davaci olacagi vurgusunu paylasarak; Izmirlileri bu mücadeleye davet etti. 


TMMOB Izmir Il Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Akdemir tarafindan okunan basin açiklamasi:

Aliaga Bölgesinde yasanan çevre ve halk sagligina yönelik olumsuzluklar yillardir dile getirilmektedir. Aliaga ilçesinde Nemrut körfezinde yaklasik 380 000 m2 arazi üzerinde 22 adet gemi söküm tesisinde yilda yaklasik 900 000 ton hurda gemi sökülmekte, parçalanarak özellikte demir-çelik sektörü için hammadde girdisi saglanmakla birlikte, gemi sökümünün yarattigi çevre kirliligi ve isçi sagligina yönelik olusturdugu riskler bölge için ciddi bir sorun olmaya devam etmektedir. Gerçeklestirilen uygulamalar ile ilgili olarak karsimiza çikan tablo ve yasanan örnekler de kaygilarimizi ve hakliligimizi arttirmaktadir.

Hurda gemi söküm islemleri, çevre ve insan sagligi açisindan kirletici unsurlar tasimasi nedeniyle, kontrol altinda bulundurulmasi ve çevre açisindan gerekli önlemlerin alindigi bölgelerde yapilmasi gereken çevresel riski yüksek faaliyetlerdir. Genellikle 20 yas ve üzeri gemilerin yapiminda izolasyon maddesi olarak kullanilan asbestin sökülmesi, geçici ve nihai depolanmasi, hurda gemilerde faaliyet ttürlerine göre farkli türde atiklarin, kazinmadan kesilen ve civar hurda metal fabrikalarinda ergitilmeye yollanan kursun ve kursun kadmiyum boya basta olmak üzere agir metallerin, madensel yaglarin, Poliaromatik Hidrokarbonlarin (PAH), Poliklorlü Bifenillerin (PCB), tehlikeli atiklarin önemli ölçüde çevre kirliligi olusturma riski bulunmaktadir. Çevresel riski yüksek olan ve gerçeklestirilmesi halinde gerekli özel önlemlerin alinmasi ve uygulanmasi maliyetleri de yüksek olan gemi söküm sektörü Avrupa ülkelerinde tercih edilmemektedir. Çin endüstriyel gemi sökümünden 2018'de çekilmistir. Türkiye’nin lider olarak yer aldigi Gemi Söküm Sektörünün yapildigi diger ülkelerin Pakistan, Hindistan ve Banglades gibi ülkeler olmasi bu liderligi sorgulatmaktadir.

Tehlikeli atiklarin sinirötesi tasinmasi ve bertarafi ile ilgili 1992'de imzalanan ve ülkemizin de taraf oldugu ULUSLARASI BASEL SÖZLESMESI ve 31 Mart 2017 tarihinde ise Gemilerin Güvenli ve

Çevreye Duyarli Geri Dönüsümü hakkinda HONG KONG ULUSLARASI sözlesmelerinin amaci insan sagligina, güvenligine ve çevreye karsi bir risk olusturmayacak sekilde faaliyet göstermelerini saglamak amaciyla gemiler ve gemi Söküm tesisleri için standartlari belirlemektir. Bu çerçevede

1) Söküme gelen gemilerin yapisinda ne tür tehlikeli maddeler kullanildigi ve bununla ilgili envanterinin çikartilmasi, gemilerin tehlikeli atiklardan arindirilmasi zorunludur.

2) Gemi geri dönüsüm plani özel olarak her gemi için detayli olarak hazirlanmalidir.

3) Planda Geri Dönüsüm Tesisi içerisinde geri dönüsümü yapilamayacak tehlikeli maddelerin bertaraf edilmesi veya çevreye zarar vermeyecek sekilde muhafaza edilmesi net olmalidir.

Barselona Sözlesmesinin bilinen protokollerinden biri “Akdeniz’de Tehlikeli Atiklarin Sinirötesi Hareketleri ve Bertarafindan Kaynaklanan Kirliligin Önlenmesi Protokolü" olarak da bilinen Izmir Protokolüdür. Türkiye'nin himayesinde, 1996 yilinda Izmir'de imzalanmis ve 2011 yilinda yürürlüge girmistir. Izmir Protokolü kapsaminda Türkiye bir Taraf olarak (Avrupa Toplulugu üyesi olmayan) tüm tehlikeli atik ithalatini ve transit geçisini yasaklayacagini belirtmistir.

Gemiler ancak bu sartlar altinda Ülke karasularina alinip, bastankara yapilarak söküm iznine tabi tutulabilecektir. Idari prosedürün amaci hem tehlike arz eden sektör faaliyetini kontrol altinda tutmak hem de çevre ve insan sagliginin korunmasini saglamaktir. Ancak yasanan süreçler gemi söküm islemlerinin ulusal ve uluslararasi mevzuata uygun ve seffaf bir sekilde yürütülmedigini göstermektedir.

Gemi geri dönüsüm faaliyet alaninda da Uluslararasi Sözlesme ve ulusal mevzuat hükümlerini dikkate almaksizin, içeriginde sagliga ve çevreye zararli maddeler içeren gemiler bir kisim yollar ile karasularina getirilmekte ve bu usulsüzlüklerin ortaya çikisini engellemek adina büyük bir hizla bu kirli gemiler söküme alinmaktadir.

Farkli türlerde tehlikeli madde içeren gemilerin denizin içerisinde ve karada sökülmek suretiyle gerçeklestirilen sökme isleminin karada ve denizde yarattigi çevre kirliliginin yani sira binlerce ton metal içeren gemileri denizde ve/veya kumsalda oksijen kaynagi ile kesme yöntemi ile yürütülen çalismalarda hava kirletici bilesenleri atmosfere verilmektedir. Aliaga’da gemi söküm faaliyetleri kaynakli çevresel ve saglik riskleri karnesi de kuskulari büyütmektedir.

2015 yili Ocak ayinda Aliaga’ya getirilen zehir yüklü gemi Kuito, mevzuat hükümlerine aykiri olarak ülke karasularina getirilmis, Çevre Mühendisleri Odasi ve Izmir Barosu’nun yürüttügü hukuki süreçlere ragmen bastankara edilerek çok kisa süre içerisinde sökülmüstür. Söküm islemi tamamlandiktan aylar sonra Izmir 3. Idare Mahkemesi tarafindan yürütmeyi durdurma karari verilmistir. Sökümü yapilan gemiden çikan atiklarin türü ve miktari, nasil bertaraf edildigi, radyoaktivite içerip içermedigi, sökülen parçalarin nereye gönderildigi yönünde herhangi bir bilgi bulunmamaktadir.

Kuito Gemisi ile yasanan süreç 2016 yilinda ETHANE adli sivilastirilmis dogal gaz tankerinin sökümü sirasinda da yasanmis, açilan davalar ve alinan yürütmeyi durdurma kararlarina ragmen Gemi Sökümü gerçeklesmistir.

Son günlerde SÖK Denizcilik tarafindan açik arttirma yolu ile satin alinarak Aliaga’ya söküm için getirilecegine dair haberler paylasilan ; yapimina 1957 yilinda yapimina baslanarak, 1960 yilinda tamamlanan, 1963 -2000 yillari arasinda Fransiz Donanmasinda sonra Brezilya Donanmasinda kullanildiktan sonra hurdaya ayrilan Uçak gemisi Sao Paulo’nun, 2007'de sökülen CLEMENCEAU adli geminin ikizi olan geminin IMO NO: MMSI 710442000 PWSP kaydinin bulundugu bilinmektedir. Yapim yili da göz önünde bulunduruldugunda, asbest ve radyoaktivite dahil olmak üzere önemli miktarda tehlikeli ve zararli atik içerdigi, söz konusu geminin savas gemisi olmasi itibari ile nükleer denemelerde kullanildigi iddialarina dair belgeler bulunmaktadir. Yapim yili ve teknolojisi göz önüne alindiginda yüksek miktarda tehlikeli ve zararli atik içeren bu gemi ile ilgili iddialar ve belgelere göre, çevreye ve canli yasamina telafisi mümkün olmayan zararlar verecegi bilinen bir gerçektir.

Geminin alim fiyati ton basina 75 $ oldugu iddia edilmektedir. Gemi Söküm Sektöründe ortalama metal fiyatinin ton basina 450$ oldugu bilinmektedir. Satin alma fiyati piyasa ortalamalarinin çok altinda olan bu geminin fiyati “ucuzdur vardir bir hikmeti” sorusunu da gündeme getirmektedir.

Söz konusu gemi tehlikeli atiklardan ve kontamine olmus yapilardan arindirilmis midir? Arindirilmis ise bu atiklara dair bertaraf belgelerinin paylasilmasi gerekmektedir. Gemiye Ait IHM Belgesi (Tehlikeli Atik Envanteri) ve Gemi Söküm Plani paylasilmistir. Geminin basina yansiyan IHM

Raporlarinda belirtilen asbest ve diger tehlikeli atiklar ile ilgili degerlendirmelerde benzer gemiler ile karsilastirildiginda atik türleri ve miktarlarina iliskin eksiklikler göze çarpmakta, atik yönetim plani ve bertaraf sürecine iliskin degerlendirmelerin bulunmadigi görülmektedir.265 metre uzunlugu, 32 grosston agirligindaki, 62 yillik, onlarca nükleer teste katilmis bir savas gemisinin içinde alinan örnek sayisi ve yerleri hakkinda söz konusu envanter ve planlarda gemideki atiklara ait bilgilerin ve ölçümlerin yetersiz oldugu görülmekte, firmalarin da dogruluk teyidine iliskin beyanlari kuskulari büyütmektedir. Sao Paulo özelinde bu belgelerdeki ölçüm, metot ve bulgular bu konunun uzmanlari tarafindan, dava süreçlerinde de ayrintili incelenecektir.

Geminin atik envanterine iliskin bilgilerin paylasilmamasi, asbest disinda gemide bulunmasi muhtemel diger tehlikeli zararli atiklara iliskin bilgilerin göz ardi edilmesi kuskulari büyütmektedir.

Yapilan açiklamalarda 600 ton yerine 9,6 ton asbest oldugu ifade edilmistir. Asbest varligi ve bertaraf yöntemleri maliyeti ile birlikte rakamin degeri tehlikenin büyüklügünü degistirmemektedir. 9,6 ton degerinin nasil neye göre belirlendigi de tartismalidir. Gemide sadece asbest tehlikesi bulunmamaktadir. Bakan tarafindan yapilan açiklamalarda “gemi geldiginde gazetesi ve ilgilileri gezdiririz” cümleleri ile konunun ciddiyetinden uzak, diger tehlikeli ve zararli atiklari göz önünde tutmayan, analiz bilgi ve belgelere dayanmayan tutum ve davranislar da sürecin titizlikle yönetimi noktasinda kuskulari büyütmektedir.

SÖK Denizcilik tarafindan ihale 18 Mart 2021 de kazanildigi bilgisi bulunmaktadir. Oysa gemiye ait

ilk IHM 4 Haziran 2021 tarihlidir. Buna göre gemideki tehlikeli atik envanyeri ve miktarini görmeden yapilan bir satis islemi ve düsük fiyat degerlendirildiginde; ortaya çikan atik miktarlari ile bertarafi ve maliyeti arttiracak olan çevreye duyarli söküm isleminin nasil ve hangi kosullarda gerçeklestirilecegi belirsizdir, maliyetinin bedeli çevre ve halk sagligi mi olacaktir.

Çevre Kanunu’nun 13. Maddesine göre tehlikeli atiklarin ithalati yasaktir. Ayni sekilde, ülkemizin de taraf oldugu Tehlikeli Atiklarin Sinir Asiri Tasinmasi ve Bertaraf Edilmesinin Kontrolüne Iliskin Basel Sözlesmesi ve Izmir Protokolü de tehlikeli atik ithalatini ve ülkeler arasi transit geçisini yasaklamaktadir.

Sao Paolo Gemisi yasanan ilk örnek degildir. Aliaga Gemi Söküm Tesislerinde 1974 yilindan beri sökülen gemilerden çikarilan her türden tehlikeli zararli kimyasal sinifindan olan bilesenlerin miktari, nerede ve nasil bertaraf edildigine dair bilgi belgeler bulunmamaktadir. Aliaga Gemi Söküm

Tesislerinde yasanan örnekler, yönetim ve denetim mekanizmalarindaki eksiklikler ile çevre ve halk sagligi sorunlari ile bölgede çalisan isçilerin is sagligi güvenligine yönelik olumsuzluklar geri dönülmez sonuçlara yol açmaktadir. Akdeniz havzasinda , sadece Aliaga ‘da gemi sökümü yapilmaktadir. Son 5 yil içinde 741 gemi sökümü yapildigi bilgisi paylasilmis olup, bu sayi giderek artmaktadir. Hangi sartlarda hangi özellikte gemiler oldugu ve sökümü sonucunda ne gibi maddelerin açiga çiktigi konusunda kamuoyu ile paylasilan hiçbir bilgi yoktur.

Ülkemizde atik ithalati ve atiklarin ülkemize giris yollari yasanan sorunlar örneginde; Gaziemir`de 2007 Yilinda tespit edildigi ortaya çikan, ülkemize girisi yasak olan, nasil geldigine dair bilgi paylasilmayan radyoaktif atiklarla ilgili sürecin hala devam ettigi, Gaziemir halkinin radyoaktif atiklarla birlikte yasadigini bir kez daha hatirlatirken; gemide bulunmasi muhtemel radyoaktif atiklarin nasil bertaraf edilecegi hususu çevre ve halk sagligina iliskin endiselerimizi arttirmaktadir.

Ülkemizin Atik Ithalatinda gerçeklestirilen yüksek oranlar ile Atik Çöplügü Olma politikasini ortaya koymaktadir. Gemi özelinde bugün yasadigimiz süreç ile ülkemizin atik ithalati sürecinde Avrupa’nin ürettigi ancak kendi topraklarinda bertaraf etmedigi, baska ülkelerin kabul etmedigi atiklarin gönderildigi bir çöplük haline getirilmesini kabul etmiyoruz.

Gemi hakkindaki iddialar ile ilgili olarak sorularimiza ilgili kurum, kurulus ve kisiler tarafindan belgelerle birlikte cevap verilmeden, kamuoyu bilgilendirilmeden geminin ülkemiz karasularina girisine izin verilmemeli, söküm islemi gerçeklestirilmemelidir. Aksi durumda, sürecin hukuksuzca yürütüldügü ve fiili durumla tehlikeli atigin ülkemize sokulduguna dair endiselerimiz pekisecektir.

Kamusal sorumlulugumuz, yasa ve mevzuatimizin bize verdigi görev ve sorumluluk kapsaminda süreci takip edecegimizi kamuoyuna duyururuz.