Asi sirasi gelmesine ve randevu almalarina ragmen asi olmayan kisilerin çok büyük bir hata yaptigini belirten uzmanlar, asi olunmasinin önemine isaret ediyor. Pandemiyle mücadelede tek silahin asi oldugunu vurgulayan Prof. Dr. Haydar Sur, asi karsitligini
Üsküdar Üniversitesi Tip Fakültesi Dekani, Halk Sagligi Anabilim Dali Baskani Prof. Dr. Haydar Sur, artan Covid-19 vakalari ve alinan önlemlere iliskin degerlendirmelerde bulundu.
“Toplum bilimcilerin de görüsleri alinmali!”
Pandemiyle mücadelede alinan kararlarda sadece saglik alanindaki uzmanlarin degil, toplum bilimcilerin de görüslerinin alinmasi gerektigini belirten Prof. Dr. Haydar Sur, “Özellikle tüm toplumun kapatilmasi kararini sadece saglikçilara sormak bize biraz haksizlik oluyor. Uygulamada imkânsiz durumlar var. Biz sagligin uzmanlariyiz. Toplum yönetim bilimcileri uzmanlari degiliz ki. Onlarin da bu kararlarda söz sahibi olmasi gerekiyor. Toplum psikolojisinin yönetilmedigini düsünüyorum. Toplumda bir bikkinlik olustugunu söyleyebiliriz.” dedi.
Toplumda bir kesimin yetkili kurum ve uzmanlarin tavsiyelerine uydugunu ancak diger kesimin kurallara uymadigini belirten Prof. Dr. Haydar Sur, sunlari söyledi:
“Toplumumuzdaki insanlarin yüzde 70’i bakanligin, diger uzmanlarin, bizlerin önerdigi tüm önlemlere siki sikiya bagli ve kendini güzelce korumaya adamisken; yüzde 30’luk bir vurdumduymaz grup var. Onlar kurallari hiçe sayiyor. Bunlarin bir kismi ekonomik imkânsizliklardan ya da zaruretlerden kaynaklaniyor olabilir. Onlara saygi duymamiz lazim bunun da altini çiziyorum. Sadece canim sikildi gezmeye gidiyorum diyerek disariya çikanlari görüyoruz. Istanbul’da Beyoglu Istiklal Caddesi’nin halini görüyorsunuz. Oradaki kisilerin hepsi oraya ekmegini kazanmaya gitmedi. Igne atsaniz yere düsmüyor, ne isiniz var burada diye soruldugunda ‘Arkadaslarla kahvaltiya geldim’ diyor. Günde 50 bin vakanin oldugu dönemde, igne atsaniz yere düsmeyen yerde arkadaslarla kahvaltiya gelen bir kitle varsa burada çok büyük bir sorun var demek ve bunu saglikçilar çözemez. Biz sadece saglik tekniklerine ve metotlarina uygun mesajlar üretiriz ama bu mesajlari almasi gereken kitleye ne sekilde ulastirilacagi bizim isimiz degil. Burada kitle iletisim uzmanlarimizin devreye girmesi lazim. Bizim anlattigimiz dil onlarin benimsedigi dil degil.”
“Toplumda bir bikkinlik olustu!”
Bu süreçte toplumda bir bikkinlik olustugunu belirten Prof. Dr. Haydar Sur, “Artik suraya gidiyoruz, bunu da korkarak söylüyorum: Bugüne kadar sadik kalanlari da ‘Bundan sonra ben de uymuyorum. Zaten olan oldu, olacak olan da olacaktir’ psikozuna sokarsak elimizdeki uyumlu yüzde 70 kitleyi de daha azaltabiliriz. Biz saglik bilimcileriyiz. Mesajimizi bir yere kadar üretiriz. Ondan sonra uygulamaya sokmasi gereken daha profesyonel, konunun uzmanlarinin yanimizda olmasi lazim.” dedi.
Bu mücadelede tek sorumlunun Saglik Bakanligi olmadigini belirten Prof. Dr. Haydar Sur, Içisleri Bakanligi, Milli Egitim Bakanligi, Aile, Çalisma ve Sosyal Hizmetler Bakanligi ile belediyelerin, daha aktif olarak Saglik Bakanligi’nin yaninda yer almalari gerektigini söyledi.
Içerisinde bulundugumuz Ramazan ayinin mübarek bir ay oldugunu, kalabalik iftar sofralari gibi çok kiymetli geleneklerin oldugunu belirten Prof. Dr. Haydar Sur, “Iftar sofralari, aileyi bir araya getiren sahur sofralari bu zamanlar arasinda geçirilen ibadetler, sohbetler Ramazan’i özel kilan güzel göreneklerdir. Bunlarin sevabi da vardir ama bu sene bunlari yapan kisiler günah isler. Esas sevap bu sene bir araya gelmemekten geçecek. Insanligin hayrina olan seye sevap denir. Baska insanlarin hastalanmasina sebep olmamak için kendi bu zevklerimizden fedakârlik edersek iste Ramazan’daki sevap budur. Bu sene teravihi cemaatle kilmak degil evde kendi basimiza kilmak esas sevap olacaktir.” dedi.
“Asidan baska çaremiz yoktur!”
Asi sirasi gelmesine ve randevu almasina ragmen asi olmayan kisilere de dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Sur, “Bu kisiler bir an önce akillarini baslarina alip asi yaptirsinlar. Asiyla ilgili çok ama çok gereksiz tartismalar oldu. Bunlar ne yazik ki yer bulmamasi gerektigi kadar çok yer buldu. Bu son derece degersiz bir görüstür. Tarih boyunca asiya hep karsi çikanlar olmustur. Asi her sene 10 milyonlarca insanin hayatini kurtarmistir ve kurtarmaya devam edecektir. Koronavirüs pandemisinde de su an asidan baska çaremiz yoktur.” dedi.
“Asi karsitligindan vazgeçilmeli”
Türk asilarinin da bir an önce devreye girmesini büyük bir umutla beklediklerini kaydeden Prof. Dr. Haydar Sur, “En azindan 80 milyonun 50 milyonu asilansin ki bu durumu atlatalim. Ufukta baska bir çikis yolu yok. Asi yapmaktan korkan asiya bin bir türlü kulp takmaya çalisan insanlar asidan baska silahimiz olmadigini bilsinler. Bunu da insanligin elinden aliyorsunuz. Bunun vebalinin ne kadar çok oldugunu düsündünüz mü? Daha iyi bir tercih üretmeden bir seyi kötülemek kadar kötü bir davranis yoktur hayatta. Problemin bir parçasi da problemi ortaya koyup çözüm üretemeyen insanlardir. Bu noktada asi karsitligindan bir an önce vazgeçilmesini temenni ediyorum. Tüm toplumumuzun sagligi adina bunun bize çok fayda saglayacagini düsünüyorum.” diye konustu.
“Kurallariyla yaparsa o da ekmegini yesin, biz onlara düsman degiliz…”
Toplumda bazi kisilerin azinlikta olsalar da pandemiyi oldugundan daha küçümseyerek algiladiklarini, bazilarinin inkar bile ettigini belirten Prof. Dr. Haydar Sur, “O insanlar bu hastaliga karsi duyarsiz kalmanin rüzgârini estirebildiler. Böyle olunca da mesela pazar yeri bir sürü kisinin ekmek parasi kazandigi bir yer. Ama maskeyi agzinizdan çikarip gel vatandas gel diye bagirirsaniz bir sürü kisiye virüs dagitma riskiniz var. Bunu yapmamak lazim. Iki metre mesafeden alisveris yapilsa pazar yerinin de riski önlenebilir. Biz oradan ekmegini yiyenlere düsman degiliz. Mesaj üretmeye çalismiyoruz ama kuraliyla yaparsa o da ekmegini yesin biz de salgini yönetelim. Kendi yakinlarimizdan biri yogun bakimda yatak bulamayip sokagin ortasinda Italya’daki gibi can verirse Allah korusun o zaman bunun vicdani sorumlulugunu, günahini, vebalini kim üstlenecek? Biz üstümüze düsenleri söylüyoruz. Iyi günde kötü günde risk yönetimi bir Müslümana akilli bir 21. yüzyil insanina düsen en büyük sorumluluktur. Bunu yerine getirmemiz gerek.” diye konustu.