Tarih: 28.02.2021 15:30

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: "Darbeler uyur ama ölmez!”

Facebook Twitter Linked-in

ASSAM (Adaleti Savunanlar Stratejik Arastirmalar Merkezi Dernegi) ve ASDER (Adaleti Savunanlar Dernegi) tarafindan düzenlenen “Darbeci Kadrolasma Nasil Önlenir?” baslikli e-konferans, pandemi önlemleri kapsaminda çevrimiçi düzenlendi. 24 yil önce gerçeklesen 28 Subat’in dönümünde bir düzenlenen programda Türkiye’nin yasadigi darbe ve darbe girisimlerine dikkat çekildi. Bir daha benzer darbe ve darbe girisimlerinin yasanmamasi için alinmasi gereken önlemler bir çok yönüyle konusuldu.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “15 Temmuz sonrasi Elestirisel Düsünce dersini zorunlu ders olarak verdik”

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 15 Temmuz darbe girisiminden sonra 2017 yilinda darbe psikolojisi ile ilgili bir kitap yazdigini hatirlatarak “FETÖ’yü besleyen psikolojik, zihinsel ve sosyolojik zemini analiz etmeye çalistim. Hatta ‘Elestirisel Düsünce’ dersi üniversitemizde seçmeli dersti, 15 Temmuz’dan sonra bazi bölümlere zorunlu ders olarak ekledik. Çünkü elestirisel düsünce olmadiginda toplumda kurtarici beklentisi olusuyor. Mesiyanik kültürlerde ‘Mehdi gelsin bizi kurtarsin’ diye bir kurtarici beklentisi var. Islam dünyasinda maalesef bu çok yaygin. Insanlar bir sey yapmiyor ama biri gelsin onlari kurtarsin diye bekliyor. Masum Imam anlayisini ele aldim o kitapta. Elestirilmeyen lider algisi tipik yeni FETÖ’cülerin çikmasini baslatan bir algi olacak. Onlari kitapta vurgulamaya çalistim” diye konustu.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “En kötü senaryoyu düsünmek lazim”

Darbenin politik psikoloji ayagina dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Politik psikoloji su açidan önemli; en kötü senaryoyu düsünmemiz lazim. Iyi senaryoda silahli kuvvetler birçok ölçüde kendini yeniledi. Ama tek senaryo olmaz. En kötü senaryolari da göz önüne alip ama daha sonra en iyi senaryoya odaklanip yolumuzda ilerlememiz lazim. Devamli kötü senaryolari düsünürsek hiçbir sey yapamayiz. Krizlerle yasayan bir toplum haline geliriz. Tarih tekerrür eder denir ama aslinda tarih degil olaylar tekerrür ediyor. Olaylar tekerrür edince tarih tekerrür etti gibi algiliyoruz” diye konustu. 

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Sultan Abdülhamid, zamanin ruhunu yakalayamadi”

Osmanli’nin son döneminin sosyo psikoloji laboratuvari gibi oldugunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Sultan Abdulhamid’in 30 yili asan zor döneminde çok basarili bir yönetim var ama zamanin ruhunu baskilamasi ve otokrat bir yaklasim içinde olmasi, Fransiz devrimleri ile küresel olarak gelen zamanin ruhunu kaçirmasina sebep oldu. Genç kusaklarinin sesi o dönemde yükseldi. Genç kusaklar hürriyet, uhuvvet, müsavat ve adalet diyorlardi. Bu söylemlerle degisiklik ihtiyaci dogdu. Sultan Abdulhamid akilli bir lider olarak bunu gördü ve mesrutiyeti ilan etti. Fakat mesrutiyetin ilanindan bir yil sonra 31 Mart olaylari meydana geldi. Bazi insanlar seriat istediklerini söyleyerek Istanbul’da sokaklara döküldü. 1 yil geçmeden mesrutiyet karsiti sesler yükseldi. Talepleri mesrutiyetin kalkmasini ve aslinda seriat isteriz derken saltanati istiyorlardi. ‘Gelenegin gelecege direnmesi’ diyebilecegimiz bir durum yasandi. Bu durumdan istifade eden derin yapilar devreye girdi. 13 gün süren 31 Mart ayaklanmasinin 10 gününde hiç müdahale edilmedi. Son üç günü de Selanik’ten gelen hareket toplama ordu bu olaylari bitirdi” dedi.

Ordunun siyasilesmesi, Balkan yenilgileri, Mahmut Sevket Pasa’nin basarisizligi, 3-4 yil sonra devlet tecrübesi olmayan ittihatçi kadronun devlet yönetimini ele geçirmesinin cihan devletinin sonunu hazirladigini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bunun psikolojide psikohistori olarak geçtigini söyledi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Gerçek liderlik tahmin edilebilirlik becerisi içerir”

 Darbe ve karsi darbe kabiliyetlerinin hesaplanmamasinin bütün hesaplari bozdugunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Devlet-i Aliye, iyi niyet ve çok çalismayla korunamadi. Gerçek liderlik aslinda tahmin edilebilirlik becerisi içerir. Bu yetenek yoksa meydana gelen olaylar lideri yönetiyor. Tahmin edilebilirlik varsa olaylari lider yönetmeye basliyor. Küresel egilimlerle ilgili her yil anket çalismalari yapiliyor. Dünyada egilimler ne yöne gidiyorsa ona göre senaryolar olusturuluyor. Küresel egilimleri göz önüne almak çok önemli. Sosyolojik egilimler, hürriyet talepleri, güç odakli yaklasimlar, otorite, baski, manipülasyonlar ile kontrol edilebileceginin sanilmasi, karsit tepkilerin artmasi sosyal kirilmalara neden oldu. Büyük bir imparatorlugun dönüsmesi degil, yikilmasi gibi bir sonuca götürdü” diye konustu.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Dersler çikarirsak olaylar tekerrür etmez”

 “Bugüne dogru geldigimizde olaylarin tekerrür etmemesi için ne gibi dersler çikarilmalidir?” sorusunu soran Prof. Dr. Nevzat Tarhan , “Büyük sultanin yetistirdigi gençler önce onu sonra da Osmanli’yi tarihe gömdü. Bunlardan dersler çikarirsak olaylar tekerrür etmez. ABD Baskani Trump yüksek egosu ile hareket ederek kendisiyle ilgili son kararin verilmesinden 1 gün önce kitleleri harekete geçirdi. O olaylarda 4 kisi hayatini kaybetti. ABD için tarihin yüz karasi olarak degerlendirilen kongre baskini gerçeklesti ve yargilanma sürecine girdi. Ticaretle siyasetin belki de birbirine karistirildigini söyleyebiliriz” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Siyasi körlük örnegi…”

Bu cografyada darbenin her zaman yakin ve makul bir tehdit oldugunu kaydeden Tarhan, “Darbenin sekli, yöntemi degisebilir. Postmodern darbe olabilir. Finansal darbe olabilir. Türkiye’de daha çok iktisadi darbe yapilmaya çalisiliyor. Bu darbe girisimlerine de bu güne kadar Türkiye diz çökmedi. Bu yöndeki direnise devam ederken 2023 ile ilgili en iyi ve en kötü senaryoyu göz önüne almamiz lazim. Rahmetli Menderes’e 1960 kisinda darbe hazirligi var diye Alparslan Türkes tarafindan haber verilmis. Ethem Menderes’i çagirip sordugunda kendisine tüm generallerle görüsüldügü ve darbe girisimi gibi bir durumun olmadigi söyleniyor. Haber getiren kisiye kapidaki askeri göstererek ‘Bu mu bana darbe yapacak’ demis. Bu olay siyasi körlük örnegi olarak tarihe geçti” diye konustu.

Tarhan: “Türkiye’nin içindeki bir yapiya darbe yapma imkân ve kabiliyetinin verilmemesi lazim”

15 Temmuz 2016 öncesi darbe olmasi ile ilgili tüm imkân ve kabiliyetler oldugunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Imkân ve kabiliyetler onlarca senede olusur ama niyet bir günde degisebilir. Türkiye’nin içindeki bir yapiya darbe yapma imkân ve kabiliyetinin verilmemesi lazim. Su anda Türkiye’de darbe yapabilme imkân ve kabiliyeti olan neler var, bunun masaya yatirilmasi gerekiyor. 15 Temmuz’dan sonra Ergenekon davalarinin aslinda bir derin devlet davalari oldugunu fark ettik. Derin devletin devleti ve karar vericileri etkileyerek darbe yaptirmasi ve müdahaleler etmesi vardi. Fakat 15 Temmuz’dan sonra derin devleti FETÖ’nün ele geçirdigini anladik. Özel Harp Dairesini de ayni sekilde bu yapilanma ele geçirmis. 15 Temmuz’dan sonra Özel Harp Dairesi’nden FETÖ yapilanmasi içinde bulunanlar büyük ölçüde temizlendi ama onlarin yerine kimlerin geldiginin düsünülmesi lazim. Onlarin yerine darbeci ideolojiye sahip kisiler mi geldi bunu bilmiyoruz. Bu önemli bir soru isareti” diye konustu.

 15 Temmuz darbe girisimine deginen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Türkiye’nin küreselci güçlerin kontrolü disina çikmasi, içimizdeki ellerini harekete geçirdi. Basarisiz bir girisim oldu. Sayin Cumhurbaskanimizin liderligiyle tarihe geçecek bir tepki olustu. Halk zaten darbelerden bikmisti. 27 Mayis’ta, 12 Eylül’de amcasi, babasi cezaevine giren birçok kisi o gün kendini refleks olarak sokaga atti. Aslinda zihinler derin devlet davasi ile ugrasirken baslarinda FETÖ’nün oldugu Atlantikçi bir kadrolasma olan bir yapilanma,  devletin yapilarini ele geçirmis gibiydi” dedi. 

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Türkiye ile ilgili 4 senaryolu rapor yayinlandi”

Amerika’nin en büyük gizli servisinin bir nevi beyin firtinasi kurulusu niteligindeki RAND Corporation sirketinin Türkiye ile ilgili bir rapor yayimladigini kaydeden Tarhan, “Türkiye ile ilgili 4 senaryo sunuluyor. Ilki; Ankara NATO’ya bagli ama ABD için zorlayici bir müttefik olarak biçak sirti bir siyasete devam edebilir. Ikinci senaryoda; Ankara’nin, Atlantik ve Avrasya arasinda biçak sirti bir denge siyaseti izlerken her an Avrasya’ya kayabilecegi, Üçüncü senaryoda muhalefet veya asker iktidara gelebilecegi, dördüncü senaryoda ise Türkiye’nin NATO’dan çikabilecegi ifade ediliyor. Artik halkta ve askeri bürokraside kuzey Atlantik ittifakina güven kalmadi. Dünyanin siklet noktasi Dogu’ya dogru kaymaya basladi. Bu duruma paralel olarak 15 Temmuz ile derin devlet - kuzey Atlantik ekseninden Avrasya’ya kayma basladi görüsü dikkat çekiyor. Özellikle Ergenekon davasinda görüldügü gibi derin yapilari FETÖ örgütü ele geçirmisti simdi ise Avrasyaci kadrolara hakimiyet mümkün. Darbe yapma imkân ve kabiliyeti bu kadrolarda var mi onu düsünmek lazim” dedi. Ayrica bu rapor batici kesimin sinir uçlarina dokunarak gerilim çikarma niyetini de ifade edebilir.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Darbe uyur ama ölmez”

31 Mart’ta yapay bir kaos çikarildigini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Halkin öyle bir gelenegi aslinda yok. Hiçbir zaman Osmanli’da da bu derece sivil halkin böylesine bir ayaklanmasi olmamis. Yeni bir darbe olma ihtimali varsa Avrasyaci kadrolari göz önünde tutmak gerekiyor. 28 Subat 97 döneminde MGK genel sekreterinin açikça Avrasyaciligi savundugunu unutmayalim. Basa çuval geçirme olayinin Avrasyaci askeri bürokrasiye karsi bir uyari oldugunu da unutmamak gerek. Ona karsi da Atlantikçi kadrolarin Avrasyaci kadrolar gelmesin diyerek bir sekilde FETÖ’yü kullandigini düsünmek gerek. 

Ordumuzda darbeci kadrolasmaya en yakin kisilerin darbe yapmaya imkan ve kabiliyetleri var mi? Bu yetkiyi vermek tarihi hata olacak. Bu içimizdeki el Kuzey Uzakdogu elleri mi, hirsi olanlari etkiler mi, sahte vaatlerle kadrolara hata yaptirabilir mi diye sorgulamak gerekiyor. Bu millet demokrasi için riske girmeyi basarabiliyor ama neden siviller tanka çiksin. Bugün ordumuzdaki darbe kadrolasmasini görmemek ve önlememek cellatlarini görmemekten farksiz demektir. Bunun da seçenek olarak düsünülmesi lazim. 28, Subat bin yil sürecek diyen general bence hakliydi. Çünkü darbecilik ölmez.  Osmanli döneminde Sultan Abdülaziz’e bile saray darbeleri yapildi. Darbe uyur ama ölmez, bunu bilmemiz lazim” dedi. 

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “15 Temmuz’da oyuna gelmedik, simdi de gelmemeliyiz”

Suriye’de din ve siyaseti siyasallastirmis bazi gruplarin silaha sarildigini ve simdi o ülkenin durumunun açikça ortada oldugunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Türkiye’yi de Suriye gibi yapmak isteyen küresel güçlerin oyununa 15 Temmuz’da gelmedik, simdi de gelmemeliyiz. Müslümanlar için hürriyet ortami yeterlidir. Devletin görev alanina emir komuta disindaki insanlarin dahil olmasi fitne sebebidir. Su anda dinciler gizli silahli ordu kuruyor gibi dedikodular var. Bu dedikodularin temelinin olmadigini biliyoruz. Bu evhami ortadan kaldirmak toplum barisi için gereklidir. Son olarak tarihten aldigimiz derslerle gelecege dogru adimlarla ilerlemek, basari hirsi, hamaset ve cengaverlik duygusu ile degil akilla ve istisare ile olur. Böylece siyasi körlük olusmaz. Darbeci provokasyonlar siyaset tarafindan görülebilir. Türkiye’yi Avrasyaci eksenlere itmeye çalisanlara karsi dikkatli olmak gerekiyor” diye konustu.  

Adnan Tanriverdi: “Alinan tedbirlerle fiili askeri darbe, artik tarih sahnesine kapandi”

ASSAM Yönetim Kurulu Baskani, Emekli Tuggeneral Adnan Tanriverdi, geçmisteki darbe ve darbe girisimlerinden bahsetti. 27 Mart 1960 darbesi,  12 Mart 1971 muhtirasi, 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Subat 1997 postmodern darbesi ve son olarak 15 Temmuz 2016 darbe girisimlerini hatirlatan Adnan Tanriverdi, bu darbe ve darbe girisimlerine karsi önlemler alindigini söyledi. Tanriverdi, Milli Güvenlik Kurulu ve Yüksek Askeri Sura’da gerekli degisikliklerin yapildigini kaydetti. Geçmisteki darbelere bakildiginda darbenin üçayagi bulundugunu kaydeden Tanriverdi, “Birincisi istikrarsiz siyasi ortam. Ikinci siyasal dayanaklar. Üçüncüsü de ideolojik kadrolasma” dedi. Bu darbelerin günümüzde yasanmamasi için çesitli önlemler alindigini kaydeden Adnan Tanriverdi, “Bugün alinan tedbirlerle fiili askeri bir darbenin artik tarih sahnesine kapandigini kabul ediyorum. Çünkü geçmiste olmus darbelerden alinan sonuçlara göre tedbirler alinmistir ve mevzuat vardir. Tabii ki bu demek degildir ki bu takipten vazgeçelim. Sivil toplum kuruluslari ve halkimiz mutlaka milli iradenin yaninda olacak. Yani herhangi bir darbeye pirim vermeyecek. Milletimizin iradesine sahip çikmasi lazim. Millet kendi seçtigi kadrolar tarafindan yönetilmek ister. Buna müdahaleyi kabul etmez” dedi.

Adnan Tanriverdi: “Türkiye küresel bir güç olmak zaruriyetindedir”

Türkiye’nin jeopolitik konumu itibariyle dünya küresel güçlerin hedefi noktasinda bulundugunu kaydeden Adnan Tanriverdi, “Üç kitanin ortasinda olacaksiniz. Ulasim sisteminin ortasinda olacaksiniz, enerji kaynaklarina hükmedecek noktada bulunacaksiniz, bir tarihiniz olacak… Avrasya ve Atlantik yerine biz ASRIKA dedik, ASRIKA cografyasini birlestirecek bir potansiyele sahip Türkiye. Bugün askerimiz üç kitada faaliyette. Azerbaycan’dayiz, Irak’tayiz, Suriye’deyiz, Körfez’deyiz, Afrika’dayiz, Libya’dayiz, Sudan’dayiz. Buralarda silahli kuvvetlerimiz var. Buralarda etkin vaziyetteyiz. Türkiye küresel bir güç olmak zaruriyetindedir” dedi.

 Metin Külünk: “FETÖ’nün kalkismasini darbe tanimlamasina sikistirmak çok ciddi stratejik hata olur”

24, 25 ve 26. Dönem Ak Parti Milletvekili Metin Külünk, darbelerin önlenmesinde geçmis darbe ve darbe girisimlerinin iyi analiz edilmesi gerektigini söyledi.  Külünk, “Türkiye'de henüz FETÖ anlasilmis degil. Kemalen konusulmus degil. Hele de FETÖ’nün bu kalkismasini bir darbe tanimlamasina sikistirirsak çok ciddi stratejik hata yapariz. Su soruyu sormaliyiz bu örgüt kim, insan kaynagini nasil elde etti, nasil devsirdi, nasil insan egitme politikasi var? Nasil bu örgüt bu topraklarin evlatlarini alip uluslararasi istihbarat örgütlerinin emrinde ve de uluslararasi istihbarat örgütlerinin emrinde ajanlastirip kendi ülkesinin kendi devletinin, kendi bayraginin, kendi hürriyetinin, ülkesinin hürriyetinin aleyhinde isteyerek neredeyse zevkle aleyhte çalisma yapabilme kabiliyetini bu adamlara hangi modelle kazandirdilar?” diye konustu.

28 Subat’in FETÖ’nün önünü açan bir postmodern isgal girisimi oldugunu kaydeden Külünk, “Bana göre tek parti Seflik döneminden daha agir sonuçlari olmus ve Türkiye'deki muhafazakârlarin dindarlari, Anadolu insaninin Neoliberalizme direnisini kirmistir, Neoliberalizme direnisini ciddi anlamda olumsuz etkilemistir ve Türkiye'deki Anadolu insani küresel egemenler kendilerine benzetebilmek için 28 Subat’i son derece kritik bir enstrüman olarak kullanmistir” dedi. Metin Külünk, FETÖ ile ilgili gerçeklerin anlasilmasi için üniversitelerin ciddi çalismalar yapmasi gerektigini söyledi.

Metin Külünk, “Önümüzdeki süreçte devletin bagimsizligi, varligi, bu topraklardaki bekamiza yönelik, mesruiyet sinirlar içerisine gizlenmis olsa da olmasa da gelebilecek tehditlere karsi yeni sivil anayasa ile birlikte, anayasayi koruma teskilati basliginda dogrudan devletin güvenligini ilgilendiren varligini ilgilendiren tehditlerde ve tehlikelerde müdahale edecek bir yeni yapilanma ihtiyacini konusmamiz gerektigi kanaatindeyim” diye konustu.

Prof. Dr. Kazim Uysal: “28 Subat FETÖ’ye zemin hazirlamistir”

Kütahya Dumlupinar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kazim Uysal, 28 Subat darbesinde Refahyol hükümetinin yönetimden uzaklastirildigini belirterek “Bankalar hortumlanmis, imam hatipler ve birçok dini gruplar darbe yemislerdir. Bu uygun zeminde maalesef Haçli zihniyetinin yeni Truva ati olan FETÖ büyütülmüstür. Yani 28 Subat FETÖ’ye zemin hazirlamistir ve FETÖ netice vermistir” dedi. Uysal, “Eger biz Islami mizyonumuzu devam ettireceksek ve ettiriyorsak, Islam’in bayraktarligi bize düsmüsse ve onlarda da kuyruk acisi varsa darbeler sekil degistirecek, yöntem degistirecek ama bitmeyecektir” dedi.

Darbecileri bir virüse benzeten Prof. Dr. Kazim Uysal,  “Bu darbeciler ve darbeci zihniyet virüse benzer. Mutasyon geçirirler. Öyle bir mutasyon geçirirler ki yöntem degistirirler ve hastalik yapma seviyeleri artar. Beklenmedik zamanda yakalarlar ve maalesef hazirliksizsak eger immun sistemimizi savunma sistemimizi güçlendirmemissek hasta ederler. Hatta öldürebilirler” dedi.

Emekli Albay Mustafa Hacimustafaogullari: “Darbeye karsi önlem alinmalidir”

 
ASDER Genel Baskan Yardimcisi Emekli Albay Mustafa Hacimustafaogullari, demokratik sistemde esas olanin milli irade oldugunu belirterek “Milli iradeyi temsil eden siyasi iktidar da milleti temsil eden bu devletin en üst gücüdür” dedi. Darbelerin önlenmesi için gereken tedbirlerin alinacagini belirten Hacimustafaogullari, temkinli ve dikkatli olunmasi gerektigini söyledi. Emekli Albay Mustafa Hacimustafaogullari, siyasi istikrarsizlik dönemlerinin darbelerin en önemli gerekçesi oldugunu kaydederek “Sosyal huzursuzluklar, kaos ortamlari onlar için bulunmaz nimet olmustur” dedi.





Orjinal Habere Git
— HABER SONU —