Prof. Dr. Nevzat Tarhan: "Sevgi dilini konusturabilmenin ilk sarti niyet” Gerçek ve samimi sevgiyi karsidaki kisinin beyni okuyabiliyor

Insan iliskilerinde sözel olmayan iletisim, bütün iletisimin %80'ini olusturuyor. Gerçek sevginin karsi taraftaki insan beyni tarafindan algilanabildigini belirten Pskiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, samimiyet olmasi durumunda sevginin ortaya çiktigi

Güncel 12.02.2021 19:42:05 0
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: "Sevgi dilini konusturabilmenin ilk sarti niyet”  Gerçek ve samimi sevgiyi karsidaki kisinin beyni okuyabiliyor

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sevgi ve sevgililik kavramlari ile ilgili degerlendirmelerini paylasti.

Sevgi kelimesinin içinde içtenlik var

Sevgi kelimesinin içerisinde bir içtenlik ve ayni zamanda da karsidaki kisiye karsi hissedilen duygu oldugunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Insana seni seviyorum dendiginde aslinda o insana senin hakkinda sicak dostluk, samimi duygular hissediyorum, senin dostunum gibi bir anlam da çikiyor. Benden sana zarar gelmez gibi bir duygu da ortaya çikiyor, o yüzden sevgi duygusu içinde dostluk anlami da var” dedi.

Sevginin tanimi kisiden kisiye degisir

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ‘Muhabbed Arapçada sevgi anlamina gelen hub sözünden gelir. Yani çekirdek anlami var. Bir nevi bütün duygularin çekirdegi olan bir durum söz konusu’ dedi ve sözlerine söyle devam etti: 

“Renkleri düsünürsek, beyaz renk mesela tek basina vardir ama yedi renk beyaz renkten çikar. Sevginin renkleri dedigimiz zaman gökkusagini düsünebiliriz. Öfke, kin, nefret varsa sevgi azalmistir. Mesela ask kelimesinde sevgi en yogundur. O arada spektrum gibidir. Es sevgisi içerisinde baglanma var, bir de çekim duygusu var. Fakat sevginin tanimi kisiye göre degisir. Mesela asik olan birine sevgi dendigi zaman sevgi nesnesi kimse sadece onu söyler. Hayat o kisi için sevdiginden ibarettir. Kapitalist bir insana sevgi nedir diye soruldugunda müsterinin fazla para vermesidir, benim çok kar etmemdir der.”

Kadinlarda romantik sevgi var

Tek sevgi nesnesi olarak erotizmi görme durumunun özellikle erkeklerde görüldügüne dikkat çeken Tarhan, “Erotik sevgi duyan kisilerde sevgi sadece cinselliktir. Kadinlarda da romantik sevgi görülüyor. Bu iki türü ayirmak gerekiyor. Romantik sevgilerde de sevgi nesnesine güçlü sekilde baglanma oldugu anlasiliyor. Bir de içinde anlam olan yüksek sevgi var. Örnegin vatan sevgisi, ilahi sevgi gibi sevgiler içinde anlam olan sevgilerdir. Insan sevgisinin ayrimini yapabiliyorsa eger sevgisini yönetmis olur” diye konustu.

Yeni dogan çocugun sevgi nesnesi annesidir

Sevginin aslinda yönetilmesi gereken ham bir duygu oldugunu belirten Tarhan, “Habbe dedigimiz çekirdek duygu. Onu iyi beslersek gelisir, bütün hücrelerimize kadar yayilir. Bizi insan iliskilerinde sicak iliski kurabilen bir kimse yapar. Yeni dogan bir çocugun sevgi nesnesi annesidir. Ilk dogar dogmaz korkar çocuk. Çünkü anne karni çok konforlu bir alan, her sey hazir geliyor. Yürümesi ve gayret etmesi gerekmiyor. Dogar dogmaz, soguk hava disarida cigerlerine giriyor, müthis bir korku oluyor. O korkuyu anne sevgisi azaltiyor, güven olusturuyor. Yani aslinda sevgi insanin güvene giden yoludur. Güven olusturmuyorsa o sevgi sartli sevgidir veya çikar iliskilidir. Onlara klasik anlamda sevgi denmez. Ama sonuçta o da bir cazibedir, çekimdir” ifadelerini kullandi.

Sevgi duygusunu ögretmek gerekiyor

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, düsüncenin duyguyu yönettigini söyledi ve su ifadeleri kullandi: “Kiside negatif düsünceler kisiye çok geliyorsa o düsüncelerin yerine pozitif düsünceler koymayla ilgili teknikler ve zihinsel stratejiler ögretiyoruz. Bu sekilde kisi duygularini yönetmeyi ögrendigi zaman sevgi duygusunu, korkuyu ve öfkeyi yönetiyor. Önceleri dogustan itibaren anne, baba ve toplum insana bunu ögretiyordu. Ama su anda sosyal baglar zayifladi veya çok kaotik oldu. Bu nedenle bunu artik bilimsel olarak ögretmek gerekiyor.”

Beyindeki ayna hücreleri harekete geçiyor

Sevginin beyindeki karsiliginin bulundugunu söyleyen Tarhan, “Mesela sevgi gibi bütün duygularin bilimsel karsiligi bulundu. Beynimizde ayna sinir hücreleri var. Bu hücrelerin bir kismi da duyguyla ilgili. Güçlü sevgi duygusu hisseden bir kisi hiçbir sey söylemiyorsa da karsi tarafin beyninde ona karsi sevgi ile ilgili ayna hücreleri harekete geçiyor. Öyle bir durumda söyleyemeyen taraf da karsi tarafla ilgili sicaklik hissediyor. O da sevgi getiriyor, beyinler konusuyor. Örnegin bir çocuk anaokuluna gittiginde oradaki çocuklarin dilini bilmese bile çok güzel anlasir, oynarlar. Söz diliyle degil duygu diliyle anlasiyorlar” dedi.

Klasik iletisim konusmakla sinirli

Insan iliskilerinde sözel olmayan iletisimin, bütün iletisimin %80’ini olusturdugunu ifade eden Tarhan, “Klasik iletisim denince konusmak anlasiliyor. Hâlbuki sözel olmayan iletisim duygu aktarimidir. Günümüzdeki mikro ifadeler ses tonu, esik alti vurgular, seçilen kelimeler hepsi bizim sözel olmayan iletisimimizi olusturuyor ve karsi tarafta farkinda olmadan olumlu veya olumsuz etki yapiyoruz. Samimiyetin nörobilimi diye su anda çalismalar var. Bir insandaki gerçek samimi sevgiyse karsi tarafin beyni onu okuyor. Samimi degil ikiyüzlü sevgi ise bir an etki olussa bile bir müddet sonra o sevgi kalmiyor. Samimiyet olursa gerçek sevgi oluyor. Diger türlü sevgide karsi taraftaki çikarlar ve menfaatler seviliyor” diye konustu.

Hislerimiz bilimsel olarak kanitlandi

Beynimizdeki sevgiyi, sevgi dilini konusturabilmenin birinci sartinin niyet oldugunu söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Niyet artik su anda nörobilimin konusu oldu. Niyetlenmis davranisla niyetlenmemis davranista beyin farkli hareket ediyor. Onun için sevgide samimi bir niyeti olan bir kimsenin etkisi karsi tarafta güçlü bir ikna edici oluyor. Iknanin nörobilimi diye de geçiyor. Sevginin samimi sevgi olmasi, içten sevgi olmasi çok önemli. Daha önce insan beyni düsünen bir seydir deniyordu. Deskartes ‘Düsünüyorum öyleyse varim’ diyordu. Insan olmak için ilk olarak düsünce diyordu. Dekartes ‘hissediyorum o halde varim’ diye düsünemedi. Düsünüyorum o halde varim yerine hissediyorum o halde varim diyebiliriz çünkü hislerimiz de artik bilimsel olarak kanitlandi. O halde insani insan yapan özellikler sadece düsünce degil sadece akil degil, kalptir, duygulardir” dedi.

Sevgi ruhu gelistiren bir his

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ‘Sevgide ilerlemek aslinda ayni zamanda ruhun tekâmülü ile ilgilidir’ dedi ve sözlerine söyle devam etti:

“Sevgi ruhumuzu gelistiren ama nefis arzulari ve dürtüleri gelistiren bir his. Somut zevkler ve dürtüler temel ihtiyaçlarla ilgili oldugun için sevgi degildir. Yemek, içmek, üremek ve cinsellik olarak bahsedebiliriz. Soyut dürtüler sevginin tekâmülü, gelismesi ve evrimidir. Çocuk dogar dogmaz sevgi yatirimini annesine, kardeslerine yapiyor, babasina,  ailesine, yasadigi topluma, vatana, insanliga ve yaraticiya yapiyor. Sevgi yatirimini ne kadar yüksek anlamli degerlere yaparsa kendisini insan yapan aslinda o oluyor. Yani insani insan yapan kendini ne ile kiyasladigidir. Neyin bir parçasi oldugunu düsünmedir. Kisi ne için yasiyorsa, hayatindaki anlam ne ise ne için çaba sarf ediyorsa, o onun bir parçasidir. Bunun için insanin yasam gayesi çok önemli.”

Sevgi nesnesi dogru belirlenmeli

Sevginin her seye gücü yeten ve evreni döndüren bir kavram oldugunu belirten Tarhan, “Imkânsiz sevgiler ve imkansiz asklar vardir. Evlenmesi imkânsiz, platonik asklarin varligindan bahsedebiliriz. Kisi platonik olarak sevdigi kisi için yaniyor, tutusuyor, kitaplar, siirler yaziyor ama imkânsiz oldugundan dolayi da aci çekiyor. Bir de devam ettirilemeyen asklar vardir. Kisi esinin hiç ölmemesini ister mesela, o öldügü zaman intihar eder. Insan sevdigi kisinin ölümlü oldugunu unutuyor, ona yüksek bir anlam yüklüyor. En önemlisi sevgi nesnesini dogru belirlemek. Insan çocugunu farkli amaçla, farkli nedenle sever, esini farkli nedenle sever, vatanini farkli nedenle sever. Ayni anda bir kalpte bir sevgi olacak gibi ön yargilar var. Bunlar hep yanlis” dedi.

Sevgiyi ifade etmek kusur olarak görülüyor

Sevginin çesitli ifade biçimleri oldugunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan sözlerini söyle sürdürdü:  “Bizim kültürümüzde sevgiyi ifade etmeyi bir kusur, zayiflik olarak algiliyoruz biz maalesef. Özellikle ataerkil kültürlerde böyledir. Bu aslinda Mezopotamya kültürüdür. Mezopotamya kültürünün içerisinde siddet vardir. Itaati yücelten kültürlerde itaat etmeyene siddet uygulayabilirsin deniyor. Bu yaklasim sevgi ile itaati baglanma degil de körü körüne inanci birlestiriyor. O yüzden sadece sevgi yetmiyor. Sevgi arti düsünce yani duygu arti düsünce birlestigi zaman inanç oluyor. Inanç oldugu zaman da uygulama eyleme dönüsüyor ama inanmak için sadece düsünce yetmiyor. Duygu ile düsüncenin birlesmesi gerekiyor. Bizim kültürümüzdeki o sevgi dilinde hediyelesmek, takdir ve onay sözleri bir sevgi ifadesidir. Örnegin ‘Bir seyi çok güzel yaptin, ellerine saglik’ demek bir sevgi ifadesidir. Rol yaparak sevenler aslinda kendi suçluluk duygularini gidermek için seviyorlar. Bir hata yapiyor sonra esine hediye aliyor. Esi de kocasinin onu sevdigini düsünüyor. Aslinda kendi suçlulugu için yapiyor. Onun için sevginin bencil olmamasi lazim. Diger bir sevgi ifadesi fedakarliktir.”

Sevgi evreni döndüren güçtür…

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kadinda cinsel uyarimin fiziksel temasla, erkeklerde ise görsellikle oldugunu söyledi ve sözlerini söyle tamamladi: 

“Erkek beyni görsellikle harekete geçer, kadin beyni dokunsal olarak harekete geçer. Evli olan kisiler iki gözlü degillerdir. Dört gözlülerdir. Biz duygusu vardir. Bir kisi olarak düsünmezler iki kisi olarak düsünürler. Sevgi, zihinde bir atesi canli tutmaktir. Zihnimizdeki sevgi atesini devamli tutalim ama onu iyi besleyelim. Sevgiye yatirim yapalim. Sevgi evreni döndüren güçtür.”


Salı 22.4 ° / 12.4 °
Çarşamba 23 ° / 12.6 °
Perşembe 22.2 ° / 11.9 °