SMA ve nadir hastaliklarin tedavisi için yerli ilaç üretebiliriz…

SMA ve nadir hastaliklarin tedavisinde kendi tedavi teknolojilerimizi üretebiliriz…

Sağlık 11.01.2021 18:51:51 0
SMA ve nadir hastaliklarin tedavisi için yerli ilaç üretebiliriz…
Akraba evliligi, nadir hastaliklarin görülme sikligini arttiriyor!

Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardimcisi, Moleküler Biyoloji ve Genetik (Ingilizce) Bölüm Baskani Prof. Dr. Muhsin Konuk, Üsküdar Üniversitesi Rektör Danismani, Tip Fakültesi Dahili Tip Bilimleri Bölümü Baskani Prof. Dr. Tayfun Uzbay ve Üsküdar Üniversitesi Transgenik Hücre Teknolojileri ve Epigenetik Uygulama ve Arastirma Merkezi (TRGENMER) Direktörü Dr. Ögretim Üyesi Cihan Tastan’in katildigi basin toplantisi pandemi önlemleri kapsaminda çevrimiçi olarak gerçeklesti.

Prof. Dr. Tayfun Uzbay: “Akraba evlilikleri SMA hastaligini tetikliyor”

Üsküdar Üniversitesi Rektör Danismani, Tip Fakültesi Dahili Tip Bilimleri Bölümü Baskani Prof. Dr. Tayfun Uzbay, SMA tedavisinde kullanilan yöntemler hakkinda bilgi verdi.

Spinal Muskuler Atrofi (SMA) hastaliginin çizgili kaslarin gerektigi gibi çalismamasi, hareket kabiliyetinin olmamasi ile karakterize bir hastalik oldugunu belirten Baskani Prof. Dr. Tayfun Uzbay, “Motor nöronlar dedigimiz bu kaslari çalistiran nöronlarin yeterli olmamasi, yeterince faaliyet gösterememesi veya yeterince vücutta bulunamamasi ile karakterize bir durum. Bunun sebebi de hareketlerin saglanmasinda kilit öneme sahip SMN1 dedigimiz çok önemli bir genin eksikligi veya mutasyona ugramasi, dogru çalismamasi, islevini yerine getirememesidir. Nadir hastaliklar grubunda yer aliyor. Dünyada 10 binde 1 siklikla görülüyor. Türkiye’de bu sikligin biraz daha fazla oldugunu görüyoruz. Bunun sebebi de diger bütün nadir hastaliklarda oldugu gibi ülkemizde akraba evlilikleridir. Bu hastalikta da akraba evliliklerinin önemli bir etkisi var” dedi.

Prof. Dr. Tayfun Uzbay: “SMA Tip 1 çocuklari olumsuz etkiliyor”

Diger bütün nadir hastaliklarda oldugu gibi evlilikler öncesi yuva kurmadan önce bu genle ilgili problem olup olmadiginin arastirilmasi ve saptanmasinin önemli oldugunu vurgulayan Prof. Dr. Tayfun Uzbay, “Hastalik maalesef yikici ve ölüme sebebiyet verici sekilde seyrediyor. Çesitli alt tipleri var. Üzerinde en çok konusulanlar tip 1, tip 2 ve tip 3. Tip 1 genellikle çocuklarda erken dönemde hizli seyrediyor ve çocugun hayatini kaybetmesine neden oluyor. Tip 2 ve tip 3 hastalar, iyi bir bakimla ve destekleyici baska tedavilerle hayat konforlari artirilarak biraz daha uzun yasayabiliyorlar. Bir de hiç konusulmayan tip 0 var.  Bu da bebegin henüz anne karnindayken yasam sansini elinden alan çok daha agresif seyirli bir SMA tipi” dedi.

Prof. Dr. Tayfun Uzbay: “Saglik Bakanligi tedaviye destek veriyor”

SMA hastaliginin tedavi yöntemlerine de deginen Baskani Prof. Dr. Tayfun Uzbay, “Bu hastaliga karsi tüm dünyada su anda üç tane ilaç söz konusu. Ilki Nusinersen Sodium dedigimiz ilaç. Ticari ismi ile degil de jenerik ismi ile bahsettigimiz Nusinersen Sodium’un bir tedavi kürü 70 bin avro civarinda. Bunlar pahali tedaviler. Ancak bu ülkemizde bulunan bir ilaç. Üç ilaç içerisinde en eskisi ve Saglik Bakanligi tarafindan da karsilaniyor. Bir kisi SMA tanisi almissa ve bakanligin sistemine kayitliysa o tedaviye Saglik Bakanligi ilacin ödemesini yaparak tedavinin alinmasi saglaniyor. Baska bir ilaç firmasinin ürettigi Risdiplam isimli bir ilaç var. O da hem Amerikan Ilaç ve Gida Dairesi’nden hem de Avrupa Ilaç Ajansi’ndan onay almis bir ilaç” dedi.

Prof. Dr. Tayfun Uzbay: “Degerlendirmeler ve bulgular yeterli degil”

Son zamanlarda gündeme gelen Onasomnogene Abeparvocec isimli ilaca iliskin degerlendirmelerde de bulunan Prof. Dr. Tayfun Uzbay, “Bu ilaç yeni ve dogrudan SMN1 genini hedefliyor. Bu ilaçla bir virüs içerisine ilgili geni verip vücuda gönderiyoruz. Dogrudan gen teknolojisiyle ilgili farmakolojik bir uygulamadan bahsediyoruz. Bunu gelecegin ilaç tedavisi gibi görebiliriz. Burada iki sorun var. Ilacin tek bir dozu 2 milyon dolar gibi çok yüksek bir rakamla alinabiliyor. Maalesef ilaçla ilgili su ana kadar çok az sayida çalisma var. Ilaçlara yarar ve zarar oranina bakarak, hastaligin yikici seyri ve ölümcül olmasi göz önüne alindiginda ilaçlara hizli onay verilebiliyor. Yikici ve ölümcül bir hastalik oldugu için hastalar ve hasta yakinlari da bir umut içerisinde her yeni teknolojiyi mutlaka test etmek, denemek istiyorlar. Bu ilaçla ilgili tüm güvenilir kaynaklari tarayip baktigimizda bugüne kadar 60’a yakin makale oldugunu görüyoruz. O makalelerin de yaridan fazlasi sadece yorum ve degerlendirme çalismalari seklinde diyebiliriz” dedi.

Prof. Dr. Tayfun Uzbay: “2 yasini doldurmamis çocuklarda uygulanmasi sart”

SMA’nin nadir hastalik oldugu için hasta çocuk sayisinin az sayida oldugunu belirten Prof. Dr. Tayfun Uzbay, “Çok az sayida kiside birtakim sonuçlar var. Tabii uzun vadede sonuçlarini görmemiz mümkün degil. Su anda elimizde Türkiye’de uygulanmakta olan tedaviye göre üstünlügü olup olmadigini ortaya koyacak yeterli veri de bulunmuyor. Bunu zaman içerisinde görecegiz. Bu ilacin kesinlikle 2 yasini doldurmamis çocuklarda uygulanmasi gerekiyor. Amerikan Gida ve Ilaç Dairesi (FDA), bu ilaca o kosulla onay vermis durumda. Diger tipler olan tip 2 ve tip 3 üzerinde veya yasi ilerlemis olan hastalardaki etkilerini bilmiyoruz. O sekilde bir onay aldigina göre etkisiz kalma ihtimali de var” diye konustu. 

Prof. Dr. Tayfun Uzbay: “Hastalara riskler ve yararlar net sekilde belirtilmeli”

“Ayrica bir baska kritik konu da Nusinersan tedavisine devam ederken bu ilaci alip almamanin daha iyi veya daha kötü olacagi ile ilgili de elimizde herhangi bir bilimsel delil bulunmuyor” uyarisinda bulunan Prof. Dr. Tayfun Uzbay, “Dolayisiyla Türkiye’de bu ilaç üzerinde birtakim spekülasyonlar oldu. Ancak bu konuya sogukkanli ve temkinli yaklasmakta fayda var. Tabii ki hasta haklarini da göz ardi edemeyiz. Insanlar tedavi olacagi hekimi seçme, tedaviyi kabul veya reddetme hakkina sahip oldugu gibi bu tarz yeni çikmis teknolojileri risklerini göze alarak deneme hakkina da sahipler. Ancak burada düzgün bir aydinlatilmis onam yapilmasi, risklerin ve yararlarin çok net bir sekilde açiklanmasi gerekiyor. Bu tip hastalarin mutlaka bir ölser kolsültasyonla seçilmesi, çocuk nörologundan genetik uzmanina kadar içinde bulunan bir kurul tarafindan degerlendirilerek muayene edilmesi ve bu ilaca elverisli olup olmadiklarinin saptanmasi sonucunda belki kullanilabilir” dedi.

Prof. Dr. Tayfun Uzbay, durumdan vazife çikardiklarini belirterek Üsküdar Üniversitesi olarak SMA ve nadir hastaliklarin tedavisi alaninda çalismalar yürüttüklerini söyledi.

Prof. Dr. Muhsin Konuk: “Nadir hastaliga yakalanan kisilerin %50’si çocuk”

Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardimcisi, Moleküler Biyoloji ve Genetik (Ingilizce) Bölüm Baskani Prof. Dr. Muhsin Konuk, SMA hastaliginin nadir hastaliklar arasinda yer aldigini belirterek “Günümüzde yaklasik olarak sekiz bin tane nadir hastalik tanimlanmis. Bu nadir hastaliklarin da en az yüzde 80’i de genetik olarak anne-babadan çocuklara aktarilan özellige sahipler. Nadir hastaliga yakalanan insanlarin yüzde 50’si çocuklarda görülüyor. Bu çocuklarin da ortalama yüzde 30’u, 5 yasina ulasamadan hayatlarini kaybediyorlar. Bunun temel sebebi de nadir hastaliklarin gerçek anlamda bir tedavilerinin olmamasi, yani tamaminin degil ama yüzde 95’inin neredeyse gerçek anlamda bir tedaviye sahip olmamasindan kaynaklaniyor” dedi.

Prof. Dr. Muhsin Konuk: “Türkiye’de 16 kisiden bir tanesi nadir hastalikla mücadele ediyor”

Avrupa’da ve gelismis ülkelerdeki nadir hastalik kavraminin, iki bin kiside bir ya da daha az siklikta görülen hastaliklara verilen isimler oldugunu kaydeden Prof. Dr. Muhsin Konuk, “Türkiye’de yaklasik olarak 16 kisiden bir tanesi, bir nadir hastaliga yönelik hayatini devam ettiriyor” dedi. Prof. Dr. Muhsin Konuk, nadir hastaliklarla ilgili farkindalik olusturmak için 29 Subat’ta bu günün özellikle anildigini vurguladi. 

Prof. Dr. Muhsin Konuk: “Üsküdar Üniversitesi olarak nadir hastaliklar üzerinde çalisan bir merkez kurduk”

Bu hastaliklari tedavisinin yani sira hastanin bakimi ve onun özel birtakim maliyetleri açisindan toplumda da ciddi bir yara oldugunu belirten Prof. Dr. Muhsin Konuk, Üsküdar Üniversitesi olarak bu alanda üzerlerine düsen görevi yerine getirmek için çalismalar yürütüldügünü söyledi. Prof. Dr. Muhsin Konuk, sunlari söyledi:

“Türkiye’de 16 kisiden birisi bir nadir hastalikla hayatini devam ettiriyor eger devam ettirebilirse. Dolayisiyla bunlara karsi da egilmek, bu hastaliklarin ortadan kaldirilmasi için de çalismalarin yapilmasi gerekiyor. Bu baglamda biz Üsküdar üniversitesi olarak zaten davranis bilimleri ve saglik üzerine odaklanmis ve o tema ile kurulmus bir üniversite olarak da bu hastaliklarin tedavisine yönelik olmak üzere bir merkez kurduk. Bu merkezde nadir hastaliklarin genetik tedavilerinin çalisilmasina da baslanmak üzere diyebiliriz çünkü bütün altyapi su an itibariyla olustu. Burada önemli olan ülkenin bu isin farkina varmasi. Üniversitelerin de en önemli görevlerinden bir tanesi, halki dogru bir sekilde bilgilendirmesi, toplumu dogru bir bilgilendirmesi, elde ettigi birikimlerle beraber toplumu alip iyi taraflara, güzel taraflara götürmesi. Toplumun sorunlarina çare bulmasi ki, günümüz itibariyla genetik tedaviler, özellikle bu gen degisiminin gelistigi CRISPR-Cas9 sistemi ortaya çikartildiktan sonra, zaten bu teknolojiyi gelistiren bilim insanlarina bu yil Nobel Ödülü verildi. Bu teknolojiyi çok iyi uygulayan bir ekibimiz var. Dolayisiyla günün teknolojisine uygun olarak da Üsküdar Üniversitesi içerisinde bu çalismalara baslamak üzere oldugumuzu da kamuoyuna bildirmek üzere biz, bu toplantiyi da aslinda yaptik.”

Prof. Dr. Muhsin Konuk: “2 milyon dolarlik ilaç fiyatina biz bir ilaç sistemini kurabiliriz”

Üsküdar Üniversitesi olarak bu altyapiyi kurduklarini ve bu altyapiya bagli olarak da hastaliklarin genetik tedavileri ve su anda en revaçta olarak tedavi sekli bu tedavilerle ilgili çalismalara basladiklarini belirten Prof. Dr. Muhsin Konuk, bu sikintilarin yasanmasinin temelinde yetismis insan gücünün az olmasi oldugunu söyledi. Ülkemizin bu tedavileri gelistirecek altyapi ve insan gücünün oldugunu vurgulayarak “Özellikle bizim neslimiz, 90’dan sonra yurt disina doktora yapmak için gönderilen arkadaslarimizin neredeyse tamamina yakininin ülkemize geri dönmesi ve o yetismis insan gücünün önüne de birtakim imkânlarin saglanmasi neticesinde biz çok kisa bir süre içerisinde, belki bir dozluk asi fiyatina yani o iki milyon dolarlik ilaç fiyatina biz bir ilaç sistemini kurabiliriz ülkemizde. Bunu belirtmek istiyorum, çünkü bunu yapacak altyapimiz ve bunu yapacak insan gücümüz çok sükür ki var. Halkimizi dogru bilgilendirelim ve elimizdeki altyapi ve insan beyin gücünü bir araya getirip bu isleri çözelim diye bir ön hazirlik olsun anlamiyla bunu arkadaslarimiza duyurmak istedik” dedi.

Dr. Ögretim Üyesi Cihan Tastan: “TRGENMER, SMA ve diger nadir hastaliklar için genetik tedaviler üzerinde çalisiyor”

Üsküdar Üniversitesi Transgenik Hücre Teknolojileri ve Epigenetik Uygulama ve Arastirma Merkezi (TRGENMER) Direktörü Dr. Ögretim Üyesi Cihan Tastan ise merkezde yaptiklari çalismalar hakkinda bilgi verdi. Üsküdar Üniversitesi olarak 8 bine varan nadir hastaliklar üzerine genetik tedaviler AR-GE çalismasini yapmak üzere TRGENMER’i kurduklarini belirten Dr. Ögretim Üyesi Cihan Tastan, 8 bin tane nadir hastalik var. Bunlar içerisinde en dikkat çekenlerin basinda SMA hastaligini gündemimize aldik. Su anda 15 kisilik bir ekibimiz var. Sadece SMA hastaliginin genetik tedavileri üzerine AR-GE çalismalarini planliyoruz” dedi.

TRGENMER’in çalismalari hakkinda bilgi verdi

Dr. Ögretim Üyesi Cihan Tastan, “Su anda dünyanin en pahali ilaci unvanina sahip ilacin mekanizmasina baktigimizda hastanin islemeyen, çalismayan SMN1 geninin yerine isleyebilen, çalisabilen bir kopyasi bir vürüs ajani ile birlikte direkt damara enjekte ediliyor ve bu enjeksiyon sonrasinda bu SMN1 genini içeren virüs direkt SMA hastaligina sebep olan semptomlarin çikmasina sebep olan motor nöron hücrelerinin içerisine girerek burada isleyen yani çalisan SMN1 genini hücrelerin içerisine entegre ediyor. Böylelikle özellikle konusulan ilaca baktigimizda 2 yas öncesi motor nöronlarin yavas yavas düzelmeye basladigi, hastanin herhangi bir yardim almadan yavas yavas nefes almaya basladigini görüyoruz. Biz de yaklasik 4 farkli metot var. Su anda iki metodumuz zaten benzer olarak onay alan ilaçlarin yaklasimina benzer metotlar. Birisi virüs ajanlari kullanarak SMN1 geninin kopyasini biz de motor nöronlara tasiyabilecek bir AR-GE çalismasini baslattik” dedi.

TRGENMER olarak yürüttükleri çalismalarin ikincisine de deginen Dr. Ögretim Üyesi Cihan Tastan, “Diger taraftan ikinci ilacimiz Antisense Oligonükleotid DNA isimli içerige sahip. Bu ise aslinda genetik tedavi benzeri diyebilecegim bir ilaç yaklasimi. Burada ise hedef küçük bir DNA molekülü var. Bu DNA molekülü yine motor nöronlar içerisine gidiyor. Ama bu kez bir kopya DNA kopya bir SMA1 geni yerine islevini kaybetmis ya da bozuk olan SMA1 geninin üzerine yapisarak bunu tekrar islevsel olarak protein üretmesinin önünü açiyor. Tabii bu ilaç dünyanin en pahali ilaci gibi ya da viral genetik tedavi gibi uzun süreli bir ilaç degil çünkü genomun ya da hücrenin içerisine kalici olarak bir gen ekspresyonu saglamiyor. Bundan dolayi gerek ilk dozunda gerek takip eden dozunda her ne kadar fiyati digerine göre ucuz olsa da tekrarli alinmasi gerekiyor. Biz de hem daha ucuz, toksisitesi yani sagliga zararli olma özelligi daha az olan ve pratik olarak üretilebilecek bu tedavinin yaklasimina bakarak benzer yaklasimlari içeren DNA tabanli aslinda SMA ilaçlarinin da AR-GE çalismasini baslattik. 

Diger taraftan 2020 yilinda Nobel Ödülünü CRSPR teknolojilerinin kazandigini biliyoruz. Bu alanda yillardir çalisan bir bilim insani olarak, su an CRSPR teknolojilerini kullanan iki farkli ekibim var. Bu iki ekibimizin farkli yaklasimlariyla beraber SMA hastaliginin tedavisinde bunu kullanabilir miyiz diye bir arastirma da baslattik. Bütün hedefimiz aslinda bu teknolojiler diger nadir hastaliklar için de geçerli ve uygulanabilecek tedaviler. Bu ilaçlarin maliyetlerinin bu kadar pahali olmadigini bildigimiz için milli ilaç konseptinde daha benzer ve ucuz olarak üretebilir miyiz diye AR-GE çalismalarini TRGENMER Merkezi olarak baslattik. Bu bize ilk kez SMA hastaligi belki daha sonra diger nadir hastaliklar ve genetik hastaliklarin yerli olarak ilacinin üretilebilecegi ve ayni zamanda ailelerin daha hizli ve ucuz sekilde bu genetik tedavilere ulasabilecegi bir ortam olusturmaya çalisiyoruz. 

TRGENMER Merkezimiz özellikle nadir hastaliklara yogunlasmis durumda. Ayni zamanda uluslararasi bir genetik tedavi yarismamiz da var. RaDicHal isimli nadir ve genetik hastaliklarla ilgili tedavi yarismamiz. Üniversiteler arasi gerçeklesiyor. Çünkü biz burada inaniyoruz ki üniversitedeki ögrencilerimiz gerek tip okuyan gerek biyomühendislik ve genetik bölümü okuyan ögrencilerimiz bu tedavi yöntemlerini ögrenir ve AR-GE’sini gelistirebilecek düzeye gelirse biz bu ilaçlari daha katma degerli ve yerli olarak üretecegimize inaniyoruz. Dolayisiyla biz nadir ve genetik hastaliklar üzerine AR-GE ve sonrasinda ÜR-GE çalismasi yapacak bir altyapinin hazirligini tamamladik.”


 


 


Pazar 9.2 ° / 3.1 °
Pazartesi 9.4 ° / 2.1 °
Salı 10.8 ° / 2.3 °