TÜIK açikladi! Türkiye'de herkes memleketinde yasasa en kalabalik il hangisi olurdu?

TÜIK açikladi! Türkiye

Türkiye'de insanlar dogdugu kentte yasasaydi, 2 milyon 839 bin 823 kisi ile Sanliurfa en kalabalik kent olurken, Konya 2 milyon 603 bin 448 kisi ile ikinci, Istanbul ise 2 milyon 558 bin 75 kisi ile üçüncü olacakti. Anadolu'nun kadim kentlerinin s

Türkiye Istatistik Kurumu'nun (TÜIK) Adrese Dayali Nüfus Kayit sistemine göre, Türkiye'de yasayanlar eger dogduklari kentte kalmis olsaydi ülkenin demografisi bugünkünden çok daha farkli olacakti. TÜIK verilerine göre, 2 milyon 839 bin 823 nüfusu ile Sanliurfa ülkenin en kalabalik kenti olurken, onu 2 milyon 603 bin 448 kisi ile Konya, 2 milyon 558 bin 75 nüfusu ile Istanbul izleyecekti.

Diyarbakir 2 milyon 294 bin 58 kisi ile dördüncü kalabalik sehir olurken, Ankara 2 milyon 16 bin 454 kisi ile besinci, Izmir 1 milyon 976 bin 581 nüfusla altinci kalabalik kent durumunda bulunacakti.

1 milyon 976 bin 178 kisi ile yedinci sirada Samsun, 1 milyon 950 bin 281 kisiyle sekizinci sirada Sivas bulunurken, 1 milyon 893 bin 946 nüfusla Erzurum dokuzuncu sehir, Bursa ise 1 milyon 826 bin 285 kisi ile onuncu sirada olacakti.

"KADIM KENTLER SON 60 YILDA ÇOK FAZLA GÖÇ VERDI"

Anadolu'nun kadim kentlerinin son 60 yilda çok fazla göç verdigini söyleyen Istanbul Aydin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Baskani Prof. Dr. Haci Duran, bu göçlerin daha çok Türkiye'nin sanayilesmis, turizm bakimindan gelismis ve egitim kalitesinin yüksek oldugu bölgelere dogru gerçeklestigini söyledi.

Osmanli dönemi ve Cumhuriyetin ilk yillarinda ülkenin en önemli kentlerinin Erzurum, Sanliurfa, Diyarbakir, Kastamonu, Sivas, Kayseri ve Konya oldugunu dile getiren Prof. Dr. Duran, “Ancak 1960'lardan bu yana bati kentlerine yapilan yatirimlar ile egitim ve turizm politikalari bu kadim sehirleri cazip olmaktan çikardi” dedi.

Daha çok sanayilesmenin, istihdamin, turizmin ve egitimin oldugu bölgelere dogru yogun bir göç dalgasinin yasandigini kaydeden Prof. Dr. Duran, söyle devam etti:

“1960'lardan 1990'lara kadar Türkiye'deki göstergelere baktigimiz zaman Anadolu kentlerinde siddetin, cinayetlerin ve kan davalarinin fazla oldugunu görüyoruz. Bu durum göçün gerçeklesmesine neden oluyor. Osmanli Devleti döneminde Türkiye'de insanlar istedigi yere göç edemezlerdi. Bütün kentlerin kendilerine özgü göçmen kabul etme ya da etmeme politikalari vardi. Cumhuriyet hükümetleri dönemiyle birlikte özgür politikalar insanlarin istedikleri yere göç edebilmesini sagladi.”

“BÜYÜKSEHIRLER DAHA FAZLA YOGUNLUK KALDIRACAK DURUMDA DEGIL”

Günümüzde Istanbul, Ankara, Izmir ve Bursa gibi büyüksehirlerin yasanan yogunlugu daha fazla kaldiracak durumda olmadigini vurgulayan Prof. Dr. Haci Duran, su sekilde konustu:

"Günümüz teknolojileri, çok kolay ve cazip yatirim imkanlari da sunmaktadir. Su anki teknolojilerle insanlar bulunduklari her yerde egitim alabilir, üretim yapabilir ve çok etkili bir sekilde dünya piyasalarina açilabilir. Anadolu'nun klasik manadaki büyük kentlerine geri dönüsü saglamak için egitim, turizm, sosyal tesis ve istihdam alaninda yatirim politikalarinin gelistirilmesi gerekiyor. Göç alan bölgelerimize baktigimiz zaman buralarin sahil bölgelerinde yer aldiklari ve uluslararasi pazarlara açik yerler olduklari görülüyor. Göçü tesvik eden faktörler yatirim, turizm, egitim ve istihdam ile dinlenme ve sosyal tesislerin varligina baglidir. Çünkü insanlar bulunduklari bölgelerde is bulamiyor. Çagdas toplumlarda insanlarin çogunlugu mutlaka ücretli bir iste çalismak istiyor. Yasalara göre uzmanlik gerektiren beceriler edilmeleri gerekiyor. Bunlarin hepsini gerçeklestirebilmek için de egitim almak gerekiyor. Bu durumda, egitim olanaklarinin daha fazla oldugu büyük kentlere göçü artiriyor. Önemli bilim kuruluslarinin hemen hemen hepsi Istanbul, Ankara, Izmir gibi büyük kentlerde yer aliyor. Anadolu'daki bilim kuruluslari bu manada zayif kaliyor. Bu yetersizlikten dolayi Anadolu’daki bilim insanlari da büyük kentlere göç ediyor."

"ISTANBUL HERKES IÇIN BIR HAYAL KAPISI"

Istanbul Sanliurfa Dayanisma Dernegi Baskan Yardimcisi Ali Riza Küçükler ise Istanbul’da yaklasik 350 bin Sanliurfalinin oldugu kaydetti.

Insanlarin bir yere göç ettikten sonra orayi vatan olarak benimsedigini ve geri dönüsün çok fazla olmadigini aktaran Küçükler, “Insanlar bulunduklari yerde bir yasam biçimi benimsiyor. Sosyal çevresi oluyor. Insanlar aile düzenini kurduktan sonra kisinin bireysel karar vermesi çok zor oluyor. Çocuklar okuyor, arkadaslari oluyor. Istanbul’da is imkani var. Is insanlari da burada, is arayanlarda burada, büyük markalar kendilerini Istanbul’a gelmek zorunda hissediyor. Buradan piyasaya daha kolay ulasacagini biliyor. Istanbul herkes gibi Sanliurfalilar için de bir hayal kapisi” dedi.

46 yildir Istanbul’da yasayan kebap ustasi Osman Saraçoglu da "Su anda memlekete dönmek istemem çünkü çocuklarim istemiyor ama insan memleket özlemi de çekiyor. Esas Urfalilarin hepsi Istanbul’da Sanliurfa’da kimse kalmadi" diye konustu.

45 yil önce ailesiyle birlikte Sanliurfa’daki is imkanlarinin kisitli olmasi ve kurakliktan dolayi Istanbul’a geldiklerini dile getiren Ahmet Aksan ise "Istanbul’da yedek parça isleri yaptim. Su an Sanliurfa’ya gidelim desek memlekette kimse kalmadi. Belki bir 10 yil sonra memlekete gitmeyi düsünebiliriz. Çocuklarim ve arkadaslarim hep Istanbul’da, 70-80 yaslarina gelince gidip orada ölmek isterim" ifadelerini kullandi. DHA