Küçük is adamlarinin birlesip fiyatlarini ve üretimlerini istikrara kavusturma çabalarina anti tröst yasalarin, yasaklarindan genel bagisiklik taninmalidir.
Sonuçta dogacak herhangi bir haksizlik yasalarla giderilmelidir. Rekabet ortamini yeniden yaratma çabalari ile degil.
Ayrica fiyatlarla, gelirlerin dikkat çekecek kadar oynak ve yüksek oldugu yerlerde fiyatlari ve üretimi istikrara kavusturmak
Bu meslek dallarina girisleri düzenlemek amaci ile örgütlenmenin olumlu kamu destegi bulmasi gerekir.
Tarima özen gösterilmez ise, ihtiyaç duyulan gida ve enerji gereksinimleri için yapilan çabalar takdir edilse bile, bizde bir söz vardir.’’ Kendi muhtaç himmete’’ diye baslar.
Hayatin kabul edilmis kalibi ya da seçenekli ekonomik yasam biçimlerinden anlamamiz gereken sey. Inançlarimizin ve evrensel, toplumsal erdemin kendimizden degil.
Tutarli ve planli sistemden uzaklasmamak gerekmez mi.?
Akil, baska bir sey degil. Her kulda mevcut kullanmaktan kimse muafta degil. Aklini kullan, göz boyamak akillica bir eylem olabilir.
Ancak sirklerde olursa.
Mister Edison ve Mösyö Pasteur iyi insan olarak aniliyorsa.
Nagazaki ve Hirosima ye atom bombasini atanlar nasil anilacak.
Ates düstügü yeri yakar.
Çekik gözlülere sor.
Hala niye aglasiyorlar.
Gelirin ve tüketimin en uygun düzeye kadar artirilmasi. Seçeneginden taviz vermek olumsuz durumlara yol açabilir.
Geliri iyilestirmenin, özellikle de gelir dagilimini iyilestirmenin ana amaci, fiziksel benzer ihtiyaçlarin baskisindan kurtulup kendi ekonomik yasam biçimini kendi seçebilecek insanlarin sayisini artirmak gerekir.
Issizlik yüzde on biri bulmus ise çözüm.
Önümüzdeki seçim için çaba harcamak.
Hayra alamet olamaz.
Bir anda bes-alti milyonluk bir topluluk için fazlaca uygun olmayan olanaklarla iase, iskân, sosyal yasam devletin kit imkanlari ile çözülebilecek, bas edilecek sorun degildir.
Tabii olarak ekonomin basina buyruk olmussa, hiç olamaz.
Insan hayati üzerine zar atilmaz.
Tanrinin hayat bahsettigi bireyler üzerine blöfte yapilmaz.
Inanç sistemleri buna izin vermiyor.
Heves edenleri kimse hayirla anmiyor bilirsiniz.
Kamu politikasinin çizilmesi:
Ülkemizde neyin akillica oldugu, vergide, harcamalarda, askeri konularda.
Dis politikada neyin oldugu yolunda agirlikli sesi olanlar.
Devletin yönetim organlarindaki bürokrasi.
Büyük sirketler alemindeki mürekkep yalamislar.
Üçüncü olarak, üniversitelerdir.
Bunlarin hepsi de ama özelliklede ilk ikisi planli bir sistemin etkisi önemli ölçüde stratejiktir.
Mürekkep yalamislar planli sistemin ihtiyaçlarini seslendirmelidir.
Baski yöntemi pratik ve yasal bir politika olmamalidir. Yayginlasan kusku ve güvensizlik.
Gençlerin tüketim standartlarina baskaldirisi, baskaca yerlerde yasamak arzularina karsilik kamu politikalarinda sahibinin sesine dikkat edilmelidir.
Inancin özgürlesmesi reform için gerekenlerin en zorudur.
Zor olmasinin nedeni inanca dayali gücün tek basina bir otorite olmasindandir.
Tam etkili oldugu zaman bu güç kendini zayiflatacak her düsünceyi yapisi geregi saf disi birakir.
Diger husus ise ‘’Aç insan önce inançlarini yer.’’
Her on yilda bir kriz mali politikalari alt üst ediyor iken.
Görsel ve yazili medyada koro yada solo olarak ekonomi üzerine tartismalar yapiliyor ve yumruklar savrulup çözüm yolu bulunamiyorsa.
Çare:
Izmir iktisat Kongresine bakmaniz gerekmez mi ?
Büyük kurucumuz, Rahmetli Mustafa Kemal Atatürk neler öngörmüs.
Nasil oluyor da enflasyon dizginlenemiyor?
Nasil oluyor da enflasyona hep tus oluyoruz.
Gerçi bu tus da degil, resmen havlu atmaya benziyor.
Biten harç degil ümit.
Akil Ay’a, Ilim yildiza, marifet günese benzer.
Sizlerde bilirsiniz ki, davulsuz halay, Zurnada pesrev olmaz.
Olur mu.?