Sevgili okurlarim merhabalar
Bugün sizler için maske, peeling ya da güzellige dair bilgiler vermeyecegim.
Sevgili Isaret Gazetesi yönetim kurulunun bana ayirdigi bu köseyi olabildigince verimli degerlendirmek istiyorum.
Sayin Isaret Gazetesi kurucusu Hayrettin Yildirim’a buradan tesekkürlerimi gönderiyorum.
Bana hayatla ilgili kavgami, kizginliklarimi, sevgimi ve bilgilerimi aktarmama ön ayak oldugu için.
Dünya üzerinde birçok sair, yazar, akademisyen hatta kahvedeki Yakup amcanin, ya da bakkaldaki Hüseyin amcanin, altin günlerindeki sevimli teyzelerinin agzinda.
Kadin olmakla ilgili birçok bilgi aktarimi duymussunuzdur.
Güzellik hizmetleri verdigim salonumdan, egitimci kimligimden, okuyucu kimligimden ayrilip sadece Neslihan Özgül olarak anlatacagim her seyi.
Ya da 6 yil öncesine kadar olan Neslihan Dogan kimligiyle anlatacagim.
Soy isimlerin bir önemi yok.
Ayni Neslihan’im.
Buradan baslayalim mi?
Kadinlarin soyadlarini seçmeye bile özgürlügü olmamasindan.
Dünya’ya geldiginden itibaren ataerkil toplumda yasadigini gösteren ilk tokat.
E ne var bunda?
Atalarimizin soy ismini tasimak çok mu kötü diyorsunuz, biliyorum.
Güzel ülkemin güzel kadinlari, daha soy ismine bile karar veremedigin hatta dogum sancilari çektigin çocugun ismini bile seçemezken nasil bir savasin içerisinde oldugunun farkinda misin?
Meselem erkek düsmanligi degil, feministte degilim ben.
Yillardir ögrendigimiz, güdümlendigimiz.
Önceden biz kadinlar için çizilmis bir hayatin senaryosunu oynamak sadece bana mi eziyet geliyor? diye düsündügüm için yaziyorum.
Etnik kökenimiz, yasadigimiz sehir her ne olursa olsun ortak dili konusuyoruz.
ESITLIK.
Aslinda herkesin yasamindan bir seyler anlatip kalbinize dokunmak istiyorum.
Güzellik salonuma gelen her kadinin gözünün içine bakarak konusurum…
Çünkü kadinlarin dili baska kalbi baska konusur.
Meslek hayatimda en çok beni yoran kadin hangisi derseniz.
Esleri vefat eden sudan çikmis balik gibi kendini kesfetmek için geç kaldigini düsünen kadinlar derim.
Yillardir, bir çift güzel söz için evin tüm sorumlulugunu üstlenmis.
Biriktirdigi tüm parayi pazar parasi yapmis.
Esine destek çikmaya çalismis kadindir o.
Aldatildigini bile bile yaslaninca dizimin dibinde oturur diye geceleri bekleyen kadindir o.
Kendisi için hiçbir seyi önemsemeyip.
Kocasi için yoktan var eden kadindir o.
Bir gün kiymet bilir umuduyla aynaya bile bakmaya vakti olmayan kadindir o.
Iste beni bu kadinlar çok etkilerler.
Yaslaninca kiymetimi bilir diye bekledigi kocasi, ömrünü dolu dolu yasamistir.
Sonra da bu Dünyadan gitmistir.
Simdi o kadinin çok bos vakti vardir artik ama nasil yasayacagini bilmez.
Tek bildigi hayatini o kocaya adamak olmustur.
Günlerce arkasindan söylenir, kizgindir.
Üzgündür ama duyan kimse yoktur çünkü kavgasi kendisiyledir.
Sonra el âlem ne der diye kösesine çekilir.
En acisi o kadin yillardir bakamadigi aynaya bakar.
Gördügü seyler onu dehsete düsürür.
Yillardir hiç oksanmadigi için saçlarini hala gençligindeki gibi zanneder.
Omuzlarina o gür, parlak, kömür karasi saçlar degil de.
Ciliz, bembeyaz saçlar düsünce anlar zamanin kiymetini…
Gözleri yorgundur.
Yüzünde yer yer saçlarina uzanan çizgiler vardir.
Elleri yillarin isyanini yapar.
Gençligini ister kadin çaresizce.
Yasamadigi yillarini ister benden aslinda…
Önce yüzündeki çizgileri, ellerini, saçlarini incelerim.
Sonra umutsuz bakislarini görünce hep korkarim.
Içime yaslanma telasi düser.
Ömrümün ne kadarini dolu dolu yasadigimi düsünürüm…
Bu sektörde hiçbir seyi ertelememem gerektigini…
Hayatta kendim için var olmayi ögrendim.
Bu yazi umarim ömrünü baskalari için yasayan kadinlarima dokunmustur.
Siz kadinlar keske ne kadar degerli oldugunuzu görebilseydiniz…
Kendinize, hayatiniza haksizlik yapmadiginiz bir dünya dilerim…
Aynadaki yansimanizi sevdiren kadin
Neslihan Özgül’den sevgilerle…